23 Ocak 2013 Çarşamba

ZEHİRLİ TOPLUM

Dün akşam saatlerinde İstanbul'un göbeğinde bir tarih yandı. Cayır cayır yandı boğazdaki Galatasaray Üniversitesi....Sadece bina değildi yanan, müthiş bir kütüphane, ender bulunan kitaplar, Türkiye'nin en önemli üniversitelerinden birinin dökümanları, orada okumuş ya da okuyan insanların anıları...O okulu, Galatasaraylılıkla bağdaştırıp  "oh oldu-müstahak size" falan gibi kirli ağızlardan, zehirli beyinlerden dökülen mesajları okuduk gece boyu sosyal alemlerde. Nasıl bir kalptir, nasıl bir bakıştır, anlamak mümkün değil... En kısa zamanda binanın onarılacağını duymak istiyoruz. Korkarak da olsa bazılarının ifade ettiği gibi, bunun bir rant davası olmamasını umut ediyoruz...

Aynı zehirli beyinler durmadan kadınları öldürüyor toplumumuzda. Üstelik giderek artan bir ivme var kadın cinayetlerinde. Gün geçmiyor ki, yeni bir cinayet haberiyle yüreğimiz burulmasın. Bu konu sürekli zihnimi meşgul ediyor, neden neden diye...


Türk toplumunda aile kutsaldır değil mi? Ya da öyle midir gerçekten?

Öldüren adam kimi öldürüyor? Karısını, aynı yatağa yıllarca başkoyduğu kadını...Çocuklarının annesini...Sebep?? Çünkü kadın YILMIŞ. Yıllarca hizmet etmekten, bir iyi söz duymamış olmaktan, yediği dayaktan, saygısız ve sevgisiz bir evlilikten, kendini adama ve çocuklara adamış olmaktan...Ayrılmak istemiş. Yeni bir hayat hayali kurmuş. Dayak yemeyeceği, kendi yağında kavrulacağı bir düzen istemiş. Çocuğunu alıp anasının evine sığınmış. Namussuzluk yapmamış. Belki bir iş bulup üç kuruş para kazanıp kimseye yük olmadan İNSAN GİBİ kendi düzenini kurmak istemiş.

Ama, adam izin vermemiş. Sürekli rahatsız etmiş.
Çünkü, bu adam kendi başına hiç yaşamamış. Evlenene kadar, anne evinde anasından gördüğü üstün varlık muamelesini, evinde devam ettirirken karısının gitmesiyle düzeni bozulmuş. Kadınsız asıl yaşayacağını bilememiş. Üstelik O nasıl terk edilebilirmiş? Hangi kendine bilmez O'nu bırakabilirmiş? Kadının yeri evi, kocasının yanıymış! Kadın adamın namusuymuş! Kıçı başı oynamamalıymış... Kim kime namus bekçiliği yapabilir ki? Kim kimin içinden geçeni bilebilir?  Üstelik toplum da adamı desteklemiş. Sürekli kadını adama jurnallemiş; "Seninki şunu yaptı, şunu giydi, şununla görüştü..." Adamın içindeki zehri besleyen, O'nu azdıran gene bu toplum olmuş. "Nasıl bırakır senin gibi adamı?" diye kanırtmışlar adamı. Yaranın kapanmasına izin vermemişler, hep sıcak tutmuşlar durumu. Zehiri, zehirle yüklemişler...

Adam anlamamış, kadın için bir kez bitti mi bitmiştir herşey! Gözü ne evlilik görür, ne koca hatta bazen ne de çocuk. Duygusu bittiyse gözü birşey görmez kadının. Adam kadının üstüne gitmiş. Eve dön baskıları yapmış. Kapısında ağlamış, yalvarmış...Ama bir tek kadın gerçekten ne yaşadığını biliyor o evlilikte. Dönmemiş.

Adam da almış silahı, vurmuş kadını. "Ya yanımdasın, ya da toprağın" demiş. Aile kutsal ya...Hiç çocuklarını düşünmemiş. Kadını mezara, kendini hapise koyarken; ne olacak bu çocukların hali, bunlara kim bakacak diye umursamamış. Zehrini kusup rahatlamış. Çevresine de mesajını çakmış: "Kimse beni terk edemez, yoksa sonu fena olur!" diye... Toplum da rahatlamış. Adamlar karılarına gözdağı vermiş,"Bak gidersen neler olur gör." diye. Kadınlar (cesareti olmadığından gidemeyenler) "Layığını buldu" diye kendilerini avutmuş, hatta memnun olmuşlar.

Bu düzen böyle işlemiş, gitmiş. Arttıkça artmış toplumdaki bu zehir. Karısı terk eden her adam, potansiyel suçlu olmuş. Çünkü, birinin yaptığını öbürü yapmazsa, "Adam değildir." diye dolduruşa gelmiş.

Nasıl çözülür bu zehir, nasıl akıtılır kalplerden, beyinlerden bilmiyorum ama bir an önce çözülmeli. Pek çok kadın kuruluşu aktif çalışmalar yapıyor bu konuyla ilgili ama; daha derine inmek lazım. Sorunun kökenini bulup oradan yola çıkılmalı.İnsan değeri, kadın değeri bu kadar ucuz görülmemeli. Erkekler eğitilmeli. Çocukluktan itibaren ailede başlamalı bu eğitim. Sonra okullarda devam etmeli. Erkek ya da kadın olmak değil, insan olmak vurgulanmalı. Kazınmalı beyinlere.  Sonra, "oğlumuza kız istedik, kızı aldık" gibi kadını erkeğin gözünde beş kuruşluk bir mal durumuna sokan ifadelerden uzaklaşılmalı. Kadın da adam da değerini, yerini bilmeli. 

Çok şey yapılmalı ve bir an önce başlanmalı. Yoksa, daha çook kadın ölür, çok cinayet işlenir. Ve toplum giderek bu zehirin içine batar.

Sevgiyle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder