28 Ocak 2015 Çarşamba

ERGENİN DERDİ BENİ GERDİ

Yarı yıl tatiline girdik, cümleten hayırlı olsun.
Facebook; karne, takdir, teşekkür belgesi fotolarından yıkıldı. Gururlu babalar, mutlu anneler, hatta babaanneler, nineler, dedeler...

Biz de sevindik tabii, kızımız kırıksız teşekkür belgeli bir karneyle yarı yıl tatiline başladı.
Artık üniversiteye kadar önümüzde kalan 2,5 eğitim yılına konsantre olmak lazım. Lazım da, kim olacak? Ben mi...?
İlk aşama karar aşamasıydı. Okullar da artık bunu öyle bir hale getirmiş ki, yurt içinde mi okunacak yurt dışında mı?, sorunsalı ile baş etmek ve en doğru kararı almak lazım. Yurt içinde üniversitede okumaya karar verirsen hafiften ezik hissetmen söz konusu. Her konuda olduğu gibi bu konuda da bir yarış var aileler arasında ve okullarda.
Çünkü, okullarda özel yurt dışı danışmanlık gibi tüm zamanını bu işe ayıran departmanlar kurulmuş. Öğrenciyi yönlendirmek için türlü çalışmalar yapılıyor. 12. sınıf öğrencilerine gelen yurt dışı üniversite kabulleri okulun en baş köşesinde sergileniyor.  Yurt içinde iyi bir üniversiteye girişin zorluğu beynine beynine vurgulanıyor. Hala anlamaz, ille de yurt içi diye diretirsen, pek yol gösteren akıl veren de yok. E, seneye dersane filan da olmayacak deniyor... Haydi buyurun bakalım...
Artık top sende...

İşte biz de bu zor kararı alan ve yurt içinde bir üniversitede okumayı düşünen bir ergen ailesiyiz. Karar alındı, elde var biiir... Peki şimdi ne olacak? Notlar ultra değil... Bizim okul bazı diğer okullar gibi üniversite başarısı yakalama derdinde değil.... Sınav sistemi değişecek deniyor, kızımın döneminde üniversiyete girişin nasıl olacağı belli değil... Dersaneler kalkarsa üniversite hazırlığı nasıl yapılacak sorusunun cevabı net değil...Ergen, işin ciddiyetine vakıf değil...Daha önce sbs tecrübesi yok, test çözmeye, sınav stresine ve bunlarla baş etmeye yetkin değil...En komiği de kızım ergenliğin zirvesinde, ayakları yerde değil...!!!



İnsan evladı için en iyisini istiyor. Onun mutluluğu elbette ki, birinci önceliğimiz. Tabii, bu arada biricik evladının gelecekte ayakları yere sağlam basan, tuttuğunu koparan, mesleğinde çok başarılı olan, dünyanın tozunu attıran bir insan olması (çok mu abarttım ne?) arzusunu içinde köreltmen çok zor. Bu nedenle, şimdiden çocukla paylaşılan endişeler, yapılan uyarılar, verilen öğütler, girilen sonuçsuz tartışmalar ve varılamayan sonuçlar her geçen gün daha yıpratıcı ve bunaltıcı hale geliyor. Ergen oflayıp puflayıp artık bu biteviye tartışmaları duymazdan gelmeye, umursamamaya başlıyor. Sen o umursamadıkça deliriyorsun. Ve bu kısır döngü, böyle saçma sapan bir ergen ebeveyn savaşı şeklinde devam ediyor.

Önümüzdeki 2,5 seneyi merakla ve biraz endişe ile bekliyorum. En çok da, kızımın ergenliğin zirvelerinden yavaş yavaş hayatımızın içine geri dönmesini umut ediyorum!

Sevgiyle...

8 Ocak 2015 Perşembe

DENİZ MAHSÜLLÜ RİSOTTO

İtalyan yemeği sevmeyen var mıdır, merak ediyorum? Biz ailecek bayılırız. Mis gibi domates soslarına, fesleğen, sarmısak kokularına, pizzalara, makarnalara ve tabii risottoya.
Kar kış yüzünden kızımla beraber evde mecburi tatil moduna girince, uzun zamandır yapmak istediğimiz, (hatta deniz mahsullerini bile alıp hazır halde buzlukta tuttuğum) Risottoyu yapmaya karar verdik. 
Risotto yaparken dikkat edilmesi gereken bir püf noktası var! 
Zamanı iyi ayarlamalısınız, yemeğinizi tam yemek saatine göre yapmalısınız, çünkü Risotto beklemez!  


Gelelim malzemelerimize: (4 kişilik)
Yaklaşık 1 litre tavuk suyu ( benim dolapta önceden hazırladığım 500 ml. tavuk suyum vardı, ona aynı oranda su kattım)
300-350 gr. Arborio pirinci (Sezon marka)
1 paket hazır donmuş deniz mahsülü (büyük marketlerde donmuş ürün reyonlarından bulabilirsiniz)
1 orta boy soğan
2 adet sarmısak
150 gr.tereyağ
2 yk. Zeytinyağ
1 çay bardağı beyaz şarap
1 kase parmesan peyniri rendesi
Tuz, karabiber
Kıyılmış maydanoz

Yapılışı:
Öncelikle tavuk suyumuzu ocakta ısıtıyoruz, kaynatmaya gerek yok. Risottoyu yapacağımız tencereye tereyağın yarısını ve zeytinyağını ekliyoruz. Isınınca, içine yemeklik doğradığımız soğanı ekleyip biraz çeviriyoruz. Sonra ufak kestiğimiz sarmısakları ilave edip kavuruyoruz. Rengi tam dönmeden 300 gr. kadar pirinci yıkamadan tencereye ekleyip kavurmaya devam ediyoruz. Pirinçler yağı çekince içine üzerini örtecek kadar tavuk suyu ekleyip kapağını kapatmadan ve ara ara karıştırarak kaynatmaya başlıyoruz. Tavuk suyu azaldıkça kepçe kepçe ekleyerek pilavımızı pişiriyoruz. Son bir iki kepçe tavuk suyunu ilave etmeden önce, deniz mahsülünü donuk halde katıp,tavuk suyunu ekleyip, içine şarabımızı katıyoruz. Karıştırıp, tuzunu karabiberini ayarlıyoruz. İçine parmesan peyniri rendesinin yarısını ekleyip son bir kez karıştırıp suyunu çektiriyoruz.
Sıcak sıcak servis ediyoruz. Servis ederken üzerini bir miktar daha parmesan ve kıyılmış maydanoz ile süslüyoruz.

Afiyet olsun.

Biz dün akşam harika bir Mısır şarabı ile soframızı şenlendirdik. Chateau des Reves, Cabernet Sauvignon - 2008! Eşimin Mısır'da çalıştığı yıllarda alıp, getirdiği bir şarap. Ne zamandır bekletiyorduk, bu soğuk gecede Risottomuza mükemmel uyum sağladı.


Risotto yapmak azıcık sabır istiyor, biraz ocak başında kalmanız lazım. Allahtan benim kızım bana yardım etti. Risottonun suyunu ekleyip karıştırmak işi ona aitti, çok da güzel becerdi.

Bu akşam için değişik bir yemek yapmak isterseniz, deneyin derim.

Sevgiyle...


7 Ocak 2015 Çarşamba

KAR TATİLİ VE FASULYE PİLAKİ

İstanbul'un en soğuk günlerinden biriydi bugün. Gerçi öğleden sonra saat 4'e kadar filan öyle fazla bir kar yağışı olmadı. Sanki bulut geçer gibi ara sıra yağdı, ara sıra durdu. Saat 16:00dan itibarense hiç kesilmeyen bir yağışla etraf Uludağ moduna girdi. Valilik okulları bugünden tatil ettiği için kızım evde ders çalışacak diye bende erkenden kendimi eve attım. 
Eşim annemin fasulye pilakisine bayılır. Ben de uzun zamandır pişirmediğimi hatırlayıp, bugün için dün akşamdan fasulyelerimi ıslatmıştım. Gelelim tarifine...



Annemin Fasulye Pilakisi

Malzemeler:
İki su bardağı kuru fasulye
1 büyük kuru soğan
6-7 diş sarmısak
1 havuç
1 kereviz (mümkünse saplı ve yapraklı olmalı)
1 küçük patates
1 limonun suyu
Üzerini süslemek için Maydanoz
Zeytinyağ

Yapılışı:

Önce akşamdan ıslattığım fasulyeleri güzelce haşladım. Daha sonra yemeği pişireceğim tencerede yemeklik doğradığım soğanları zeytinyağda biraz pembeleştirdim. İçine ikiye böldüğüm sarmısakları ve küp küp kestiğim havuçları ekleyip kavurmaya devam ettim. Havuçların rendi dönünce içine küp küp doğradığım kerevizi ve kıydığım kereviz sap ve yapraklarını ekleyip bir iki kere daha çevirdim. Son olarak gene küp küp kestiğim patatesi ve fasulyeleri ekleyip, yaklaşık 1 - 2 bardak sıcak suyu tencereye koyup, tuz, karabiber, 2 kesme şeker, yarım limonun suyunu da ilave edip, orta ateşte pişmeye bıraktım. Sebzeler iyice yumuşayıp yemeğin suyu helmelendiğinde (kıvam aldığında) altını kapatıp kapağı kapalı olarak ılınmaya bıraktım. Son olarak, üzerini kıyılmış maydanoz ile süsledim. 

Eşime akşam sürprizi oldu. Üzerine ağız tadına göre limon sıkıp bol bol yedi. 

Değişik bir zeytinyağlı yapmak isterseniz mutlaka deneyin derim. 

Yemekten sonra, bu havada yapılacak en keyifli şeyi yaptık. Çerezlerimizi koyup, bir şişe Vodina açtık. Ve tabii, film seyrettik. 

Sevgiyle...