23 Nisan 2014 Çarşamba

YAZ YEMEKLERİ SOFRAMIZDA

Bıktık değil mi, tüm kış döndür döndür aynı sebzeleri yemekten? Valla ben kendi adıma yaz sebzelerini özledim. Mis gibi kabaklar, kokulu domatesler, kütür kütür patlıcanlar.. Manavlarda çeşit arttı diye mutluyum. Bizim soframız da daha renkli olacak artık.
Bugün 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı! Tüm ulusumuza kutlu olsun. Ata'mızın izinde Bayramımızı kutlayalım. 
Biz de resmi tatil olunca ailecek evdeyiz. Akşam için pazardan aldığım kabaklarımla güzel bir zeytinyağlı pişireyim dedim. Çok kolay bir yemek olsa da hazır yapmışım, tarifi de blogda paylaşmak istedim. 


Zeytinyağlı Kabak

1 kg. Kabak
2-3 adet domates
1 iri boy soğan
3 diş sarmısak
Zeytinyağ
Tuz,şeker
Üzeri için kuru nane

Kabakları güzelçe temizleyip küp küp keselim. Soğanımızı yemeklik doğruyalım. Sarmısaklarımızı soyup keselim. Domateslerimizi de soyalım ve küp küp doğrayalım. Tüm malzememiz hazır olunca tenceremize 2-3 yemek yaşığı zeytinyağını koyup orta ateş üzerine yerleştirelim. Yağımız ısınınca önce soğanlarımızı ekliyoruz. Hemen ardından sarmısaklarımızı koyup yumuşayıp sararana dek çeviriyoruz. Daha sonra domatesleri ilave edip suyu çıkıp biraz da çekene kadar kaynatıyoruz. Kabaklarımızı tencereye eklediğimizde 1bardak kadar sıcak suyu ekliyoruz. Tuzunu ve şekerini ayarlıyoruz. Kabaklar güzelce pişince altını kapatıp kenara alıyoruz. Tencerenin kapağını kapatıp soğumasını bekliyoruz. Kabağımızın ılınınca üzerine bolca kuru nane serpip servise hazır hale getiriyoruz.

Afiyet olsun!

Sevgiyle...


18 Nisan 2014 Cuma

BÜYÜMEK GÜZEL

Bir zamanlar, doğum günlerimde çok heyecanlanır, kıpır kıpır yerimde duramazdım.

O zamanlar, evler gözüme daha büyük, sokaklar daha geniş, yaşlılar daha yaşlı görünürdü. O zamanlar, annemin arkadaşlarına; hele de yaşları kırkın üzerindeyse mutlaka "Teyze" derdim.  O zamanlar, kışın dondurma satılmazdı; ben de evimizin oradaki pastane doğum günüm yaklaşırken dondurma makinesinin üzerindeki örtüyü kaldırsın da, doğum günümde bol bol dondurma yiyeyim diye günde dört kere önünden geçerdim. Hiç üşenmezdim. O zamanlar ailemiz daha kalabalıktı, daha iç içeydi kutlamalar daha coşkulu olurdu. O zamanlar, pastalar anne yapımı ve daha lezzetli olurdu. O zamanlar, çok çok hediyeler gelirdi. Paket açmaktan yorulurdum. O zamanlar, 23 Nisan kutlamaları ben doğdum diye yapılıyor sanırdım. Ve Babam, canım Babam; o zamanlar "Çiçeğim" diye saçlarımı koklar, alnımdan öperdi, kocaman.............

Ne zaman büyüdüm, ne zaman okulları bitirdim, ne zaman evlendim - eş oldum, sevgili oldum, ne zaman anne oldum? Ne zaman kızımın arkadaşları bana "Teyze (kibar olanlar abla)" demeye başladı? Öyle hızlı geçti ki zaman...

Ama düşününce diyorum ki, yıllar güzel geçti!

Daha da güzelleşecek!

Çünkü büyüyorum ve büyüdükçe öğreniyorum. Hala öğrenecek öyle çok şey var ki...

Her şeyi sırayla öğreniyorsun hayatta. Kadın olmayı, eş olmayı, anneliği, iyi evlat olmayı, aile sahibi olmayı, iş hayatını, dost olmayı ve gerçek dostunu seçebilmeyi, sabrı, bazen karşılıksız sevmeyi, hoş görmeyi, hakkını aramayı, kısacası yaşamayı ve zevk almayı hayattan, öğreniyorsun büyürken. Eğer dürüstsen, hayat da sana dürüst davranıyor. İyiysen, hayat da sana iyilik sunuyor. Kalbini açarsan sevgiye, sevgi seni buluyor.

Güzelleşiyorsun. Kesinlikle kilon artıyor, kırışıklar fazlalaşıyor yüzünde ama, güzel kadın oluyorsun. Çünkü, kendine yakışanı biliyorsun. Hayattan zevk almayı da eklersen yanına, daha da havalı oluyorsun. Ağzından çıkanı kulağın duyuyor ve karşılığında çevrendekilerin saygısını hissedebiliyorsun. Büyük ama güzel kadın oluyorsun.

Mutlu oluyorsun ve mutlu ediyorsun çevrendekileri.


Yarın bir yaş daha alıyorum hayattan. Mutluyum... Özlemlerim var, özlediklerim... Mesela Babamın öpücüğü yok artık alnımda... 
Ama başka güzellikler var şimdi hayatımda. Bu yaşımda olması gerekenler. Onlarla avunuyorum ve şükrediyorum. Hayatı ve yaşamımı seviyorum!

BÜYÜMEK GÜZEL! Biliyorum...

Sevgiyle....

4 Nisan 2014 Cuma

ŞARJ OLMA ZAMANI

Ne seçimmiş yahu?
Öncesi ayrı gerilim, sonrası ayrı...
Milletçe balataları sıyırdık. Kesin olan bu.

Daha önce de defalarca yazdım söyledim. Eskiden bilmediğimiz, umursamadığımız şeyler şimdi en önemli gündem maddesi. Kim Müslüman, kim değil, hatta kim sünni, kim alevi..? O hangi partiden, bu hangi partiden...? Seçim günü, sandık kapısında sıra beklerken bile insanlar birbirine kıl kıl bakıyordu. Hani iki kişiden biri belli bir partiye oy veriyor ya, kesin bu odur diye!
Yazıktır ya! Gerçekten, bir milleti birbirine düşürmek, insanların içine nifak sokmak... olacak iş değil...Hem de ne uğruna, "iktidar hırsı" uğruna.

O arada ekonomi bozulmuş, insanlar işsiz kalmış, milli eğitim karmakarışık olmuş, sisteme güven kalmamış,... Amaan, ne önemi var, değil mi?

Olan, biz zavallı halka oldu. Herkes sinir, stres içinde buhrana düştü. Yan kapı komşusuna bile kuşkuyla bakan, güvensiz, tekinsiz bir halk olduk.

Bravoooo... Emeği geçen herkesi canı gönülden alkışlıyorum!!!

Aynen bende de, ne balata kaldı, ne dümen. Yolumu şaşırdım. İsteksiz, suratsız, sevimsiz bir sosyal makyak haline geldim. Elimde telefon, önümde bilgisayar gündem takip etmeye çalışıyorum. Her gördüğüm, her okuduğum da üstelik daha bir misliyle sinirimi bozuyor.

İşte bu nedenle; işler daha da sarpa sarmadan bünyemi şarj etmem lazım.

EGE'YE KAÇIYORUM.
Boşalan iyot rezervlerimi doldurmaya...
Oksijen depolayıp; daralıp büzüşen beyin damarlarımı açmaya...
Izgara balıkları mideye indirirken, rakı masasında ülkemi kurtarmaya...
Ayvalık ve Cunda'da daracık sokaklarda yürüyüşler yapıp gönül gözümü açmaya...
Eşimle, kızımla vakit geçirip gerilen ilişkilerimizi tazelemeye...
Bahçeden domates, biber, gelincik toplamaya...
Köpeğimi denize sokmaya...
Çarşı - Pazar gezip her şeyin daha da tazesini aramaya...
Akşamüstleri güneşi denizin üzerinden cızırdaya cızırdaya batırmaya...
Evde ayağımı uzatıp oturmaya...
Bol bol kitap okumaya...
Hem bedenen, hem ruhen dinlenmeye...

Bir hafta yokum, dönüşte inşallah her şey daha güzel olacak. İNŞALLAH!!!

Sevgiyle...


2 Nisan 2014 Çarşamba

EV YAPIMI TİRE KÖFTE

Her Egeli'nin, Ege'ye yolu düşenin sevdiği bir lezzettir Tire Köfte. 

Benim de en sevdiğim köfte çeşididir diyebilirim. Dedemler Selanik'ten mübadeleyle Türkiye'ye gelmeye mecbur bırakıldıklarında, yerleştirildikleri ilk yer Tire'ymiş.  Kolay mı insanlar birkaç gün içinde evlerini, mallarını, işlerini, komşularını kısaca ömürlerini geçirdikleri toprakları bırakıp bilmedikleri ve tanımadıkları yerlere gitmeye zorlanmışlar. Dedem de ilk geldiklerinde yerleştirildikleri Tire'de önce lokantacılık yapmış. "Ege Lokantası"nı açmış. Çok da başarılı olmuş. Öyle bir insandı Hüseyin Yazgan, yaptığı her işi en iyi şekilde yapmak isterdi. 

Eli bir miktar para tutunca Tire'ye sığamamış. Büyük şehirde daha büyük işler yapmak istemiş. Ailesini toparlayıp İzmir'e yerleşip, asıl işi olan şarapçılığa tekrar başlamış. 1943'den bu yana üretimine devam eden Yazgan Şarapçılık işte böyle kurulmuş...

Neyse Tire Köfteye geri dönelim. 

Tabii ki aslı Tire'de yenecek olsa da, evde de yapabilirsiniz. Ben sık sık evde hazırlıyorum ve severek yiyoruz.

Gelelim tarifimize: 
Köfte için:
(Köfte miktarını kaç kişi iseniz her porsiyona yaklaşık 7-8 tane gelecek şekilde ayarlamalısınız.)
 Orta yağlı kıyma
1 adet soğanın rendesi
Bayat Ekmek içi (ufalanmış)
Tuz
Karabiber
Çok az kimyon
Bir miktar zeytinyağ
Sos için:
2-3 domates
1-2 kaşık salça
İri bir tutam maydanoz
Yoğurt
Tereyağ
Kırmızı pul biber
 
Malzemenin tamamını yoğurarak homojen bir karşımla köfte harcımızı hazırlıyoruz. Daha sonra ince uzun parmak şeklinde köftelerimizi hazırlıyoruz. Bir miktar sıvıyağda köftelerimizi kızartıyoruz.
Domatesleri rendeleyip bir miktar salça ilavesiyle sos olarak pişiriyoruz ve köfteleri katıp biraz daha pişiriyoruz. En üste ince ince kıydığımız maydanozları eklemeyi unutmuyoruz.


Her servis tabağı için yaklaşık 3 dilim tost ekmeğini ufak kareler halinde kesiyoruz. Kestiğimiz ekmeklerin tamamını teflon tavada erittiğimiz tereyağın içinde yakmadan çevire çevire kızartıyoruz.



Oda sıcaklığında beklettiğimiz yoğurdumuzu biraz tuz katıp çırpıyoruz.

Son olarak bir miktar tereyağı içine biraz kırmızı pul biber ekleyip eritiyoruz.



Ve sıra serviste! Tabağımıza önce pideleri koyuyoruz. Üzerine yoğurdumuzu kaşık kaşık ilave ediyoruz. Yoğurdun üzerine her servis tabağı için 7-8 köfte yerleştiriyoruz. Son dokunuş olarak en üste kızdırdığımız tereyağı ilave ediyoruz.  Mmmm, buyrun size leziz mi leziz Tire köfte!

Özellikle denemenizi öneririm. Çok beğeneceksiniz! Hele çocuklar bayılacak, emin olun.

Afiyetle...
Sevgiyle...