26 Haziran 2013 Çarşamba

BİR ERGENLE YAŞAMAK - 8

8.Sınıfı bugün resmen bitirdik. Biraz önce kızım okulunun hazırlık atlama sınavlarının sonuncusuna girdi. İnşallah geçecek.

Bu yıl ondan en büyük beklentimiz buydu. Özel bir okulda okuduğu için hazırlık okuyup bir yıl daha fazladan okul ücreti vermeyi hazmedemiyoruz doğrusu...

Bu hafta sonu mezuniyet partileri var okulda. Sonra kızım için yaz tatili başlayacak.

Hakkını yemeyeyim, bu yıl ne kadar ergenlik sorunlarımız olsa da okulunu aksatmadı. Ders çalıştığını ya da ödev yaptığını pek görmesem de notlarının yüksekliği beni şaşırttı tüm yıl. Kesin bir cevher var bizim kızda!

Geçen hafta okulda resmi mezuniyet töreni vardı. Kızlar bembeyaz giyindi, erkekler de siyah pantolon beyaz gömlek. Hepsi çok güzeldi. Kızlar pek alımlı olmuşlar, büyümüşler, genç kız olmuşlar. Erkeklerin çoğu karikatür gibiydi. Ellerini kollarını nereye koyacaklarını bilemiyorlardı.  Bir şaşkınlık hali vardı hepsinde. Okul birincisi ve ikincisi birer konuşma yaptı. Öyle güzel ifade ettiler ki kendilerini... Gurur duydum onlarla. Gündemi ne kadar farkında olduklarını görünce ümit doldum. Hepsi pırıl pırıl, Allah hepsinin yollarını açık etsin.

Cuma günü okulda yapılacak parti için pek özendi kızlar. Aylar öncesinden elbise modellerine bakıldı, pişti olmamak için terzilere siparişler verildi, ayakkabılar seçildi. Erkekler gene rahat, "bir pantolon- bir gömlek şıbıdıbıdım şıbıdıbıdımbım...." Ne yapacaklarsa partide. Gene kızlar bir tarafta, erkekler bir tarafta dans edip oradan oraya koşturacaklar... Ama olsun; kızlar topuklu ayakkabı giymek için verdikleri mücadelede sonuna kadar direniyorlar, çünkü diğer kızlar da giyecek! Eksik kalmamak, ezik olmamak lazım...
Offf valla zor iş.

Tüm bunlar bittikten sonra iyi bir tatile hak kazanacak kızım. Önce Çeşme'de anneannenin gönlü alınacak. Sonra bir süre Ayvalık, belki kısa Sapanca kaçamakları... Sonrasına bakacağız artık. Belki ailecek bir yerlere kaçarız kısa bir süreliğine. Yaz gelince hep bir tatil isteği var hepimizde. İşlerden çok uzun ayrı kalamasak da kısa kısa kaçamaklar yapılacak tabii. Kızım için de bolca uyku depolanacak, biraz kitap okunacak, biraz spor yapılacak, bolca sağlıklı beslenilecek, arkadaş programları yapılacak, biraz güneş, biraz deniz..... Tatilin dibine vurulacak!

Kızım bu tatili hak etti. Önümüzde artık lise var. Çok zorlu bir dönem başlıyor. Artık o bir genç. Çocukluk bitti. Kendi sorumluluklarını daha fazla alması gerekecek. Çok çalışması, orta öğretim başarısını devam ettirmesi lazım. Daha sosyal, daha farkında olacak. İnşallah!

Tüm çocuklarımızın yolu ve şansı açık olsun.

Sevgiyle...





18 Haziran 2013 Salı

PENGUENLER UÇUNCA!

Kim derdi ki bir gün penguenler uçmaya başlayacak? Kim derdi ki bir gün serseri mayın taraftar grubu kahraman olacak? Kim derdi ki bir gün bir b.k olmaz bunlardan denen XYZ'ler abc olacak? Kim derdi ki uykucu cüce, akıllı bıdık olacak?

 

Oldu mu oldu!

Üzerine ölü toprağı atılmış bir grup insan silkelendi. Toprağı üzerinden sıyırıp attı. Tamamı olmasa da bir kısmı gözünü araladı. Etrafına baktı. Yanındaki dürttü.

Bir mizah patlaması, bir espri yeteneği, bir yaratıcılık. Güzel ülkemin güzel insanlarında ne cevherler varmış? Ne sanatçılar yaşarmış aramızda? Olan bir olayın ardından beş dakika bile geçmeden karikatürler, maniler, şarkılar, sloganlar düşüyor sosyal medyaya. Sonra da başlıyor dilden dile, ülkeden ülkeye yayılmaya.

Çadır kurarak başlayan bir halk duruşu; sözlü direnişe, bayrak asmaya, tencere tava çalmaya, yürüyüşlere, iş bırakmalara kadar varmışken bir anda "duran adam" stabilitesine geldi...

Kimsenin derdi şiddet değil!

Bunu göstermenin en iyi yolu olmadı mı bu son tavır. Olayı ısrarla kanırtmaya çalışanlara verilen en iyi cevap bu değil mi?

Çadır kuran da, evine bayrak asan da, tencere tava çalan da, duran da .... Bu tepkiyi veren, bu eylemleri yapan insanların tek bir derdi var. Ülkelerini seviyorlar ve bu ülkede alıştıkları şekilde yaşamaya devam etmek istiyorlar. Kendi istedikleri gibi, kişisel özgürlüklerini yaşayarak. Kimseye zarar vermeden, hep beraber "bu ülkede" yaşamak istiyorlar.

Sevgiyle...

4 Haziran 2013 Salı

BİZ NEYMİŞİZ...............

Bir hafta önce sormuştum gene buradan "Sessiz Azınlık mı olacağız" diye...

O günden bu güne, bir haftada pek çok şey oldu.

Kadehim hayatla doldu taştı. Öyle bir heyecana kapıldım ki, oturup yazmak bile zor geldi hislerimi, gördüklerimi.

O kadar çok şey oldu ki güzel memleketimde...

O kadar güzel ve iyi insan çıktı ki sessizliklerin içinden...

O kadar seviyeli, o kadar içten mesajlar verildi ve hala da veriliyor ki...

Bir kere sıradan bir orta doğu ülkesi olmadığımızı gösterdik dünyaya!

Sıradan eylemler yapmadığımızı...

Çevremize olan duyarlılığımızın, özgürlüklerimize sahip çıkmaya kadar uzayabildiğini gösterdik.

Koyun olmadığımızı, illa başımıza bir çoban gerekmediğini...

90'lar denen "Genç neslin" aslında kayıp bir nesil olmadığını gördük hep beraber...

Bir hedef uğruna tüm ayrılıkları göz ardı edip bir araya gelebildiğimizi, aynı Kurtuluş Savasında savaşan atalarımız gibi...

Kırmadan, dökmeden hatta araya mizah da katıp mücadele edebildiğimizi...

Provokatörlerin oyunlarına gelmeden meydanlara inebileceğimizi...

Tüm takım taraftarlarının bir amaç için kenetlenebileceğini, ama haklarını teslim etmeliyim yaratıcılıkta,"ÇARŞI"nın bir adım ilerde olduğunu gördük hep beraber.

Tonlarca gaz yedik, basınçlı suların önüne dikildik, köprüleri yürüyerek aştık, taşkınlığa izin vermedik, günlerdir soluduğumuz biber gazının çöpünü de biz temizledik, yemeğimizi suyumuzu paylaştık, meydanlarda sabahladık, yaralılara sahip çıktık, başka şehirlerde, başka ülkelerde de olsak sonuna kadar birbirimize destek olduk.

Bu ülkeden asla vaz geçemeyeceğimizi, kalbimizdeki vatan sevgisini hatırladık yeniden.

Maalesef kaderimize yazılmak istenen "Polis Devleti"nin ne tehlikeli bir yapı olduğunu fark ettik.


TEPKİ verdik, üstümüzdeki ölü toprağını üzerimizden attık. Parkımıza, özgürlüklerimize, onurumuza sahip çıktık.

Sanki yeniden "BİZ" olduk. Millet olduk.

Sesimizi duyurmayı başardık. #dayangeziparki #kadehimekarışma dedik.

Bu ülkenin sadece %50'sinin Müslüman olmadığını, demokrasinin sadece seçim demek olmadığını, her içki içenin alkolik olmadığını, sesini çıkaran, sevgilisine sarılan her kadının O...... olmadığını haykırdık. Meydanlara indik, tencere-tava çaldık, kornalara bastık, dörtlüleri yaktık, evlerimize bayrak astık...

Biz elimizden geleni yaptık. Bu güzel ülkeyi ve insan gibi insanları yönetenlere derdimizi anlatmaya çalıştık. Hala da devam ediyoruz.

Artık bundan sonrası anlamaya kalıyor...
Artık bundan sonrası duymaya kalıyor...
Artık bundan sonrası saygıya, hoş görüye kalıyor...

Sevgiyle........