7 Ağustos 2014 Perşembe

ZEYTİNYAĞLI GİRİT KABAĞI

Ayvalık'a has yeni bir yemeği daha sizlere tanıtmaya karar verdim. Bu uğurda kendimi, tatil filan demeden helak ediyor olsam da, gerçek bir görev bilinciyle kendimi önce pazara, ardından mutfağa atıyorum.

Ayvalık pazarı mıknatıs gibi... Renkleriyle, kokusuyla beni her hafta içine çekiyor. Bu sefer; özellikle Sakız kabağı ya da Girit kabağı diye bilinen, minyatür kabaklardan almak için gittim. Gene yaz günlerinde tam bir Ege yemeği olan zeytinyağlı Girit kabağı yapmak için pazarda dolaştım. Girit kabağının özelliği boyunun yaklaşık 5 santim civarında olması. Maalesef  büyük şehirlerde bu tazelikte ve bu boyda olan kabaklardan bulmak pek mümkün değil. Bir ara büyük hipermarketlerin sebze reyonlarında üç yüz, dört yüz gramlık paketlerde bulunabilen bu minik kabakların etiket fiyatları o kadar yüksekti ki, bakmaya bile yürek istiyordu. Ayvalık'ta bol miktarda olduğu için fırsatı kaçırmamak lazım. Yandaki fotoğrafta bu kabakların ne kadar minik olduğunu görebilirsiniz. Tabii ki, tazecik ve çıtır çıtırlar...

Neyse, pazardan yaklaşık bir kilo kadar aldığım kabakları önce güzelce yıkıyorum. Sonra yarısını haşlıyorum ve bir saklama kabına alıp buzdolabına kaldırıyorum. Haşlanmış kabakları daha sonra zeytinyağ, limon sosuyla salata niyetine yiyoruz.

Kalan kabakların her iki ucunu temizlemek için kesiyorum ve  iki başına bir çentik atıyorum.

Kabaklarımı hazırladıktan sonra, yarım baş sarmısağı soyup, ince ince kesiyorum.

Dört domatesi soyup küp küp keserek hazırlıyorum.

Yayvan bir tencereye yaklaşık yarım kahve fincanı zeytinyağ koyuyorum. Tencereyi ateşe koyup yağım biraz ısınınca; içine önce sarmısakları atıp rengi dönene kadar çeviriyorum.
Ardından içine domateslerimi ekliyorum ve domateslerin rengi iyice çıkana ve saldığı suyu biraz çekene kadar pişiriyorum.

Kabakları sosa ilave ediyorum, tuzunu ve karabiberini ayarlayıp (1 adet kesme şekeri de unutmuyorum) , kabaklar yumuşayana kadar orta ateşte pişiriyorum.

Altını kapatmadan hemen önce bol miktarda Ayvalık tulumunu dilimleyerek kabakların üzerine yerleştiriyorum. Peynir tuzlu olduğu için, yemeğe tuz koyarken dikkatli olmakta fayda var. Daha sonra altını kapatıp, tencerenin kapağını da üzerine kapatıp peynirlerin erimesini bekliyorum.


Sıcak servis ediyorum. Eğer daha sonra yenecekse, sertleşen peynirlerin yumuşaması için tekrar ısıtmak gerekiyor.

Çok basit ancak, son derece lezzetli ve şık bir yemek oluyor. Ben İstanbul'da bu minik kabaklardan bulamadığım zamanlarda, mümkün olan en küçük boy kabakları alıp, biraz uzunca doğruyorum ve aynı tarifi uyguluyorum. Tabii ki, aslı kadar lezzetli olmuyor ama bizim damağımızın özlemini gidermeye faydası oluyor.



Umarım dener ve beğenirsiniz. Afiyet olsun.

Sevgiyle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder