3 Ekim 2015 Cumartesi

KOLAY KAHVALTILIK PANKEK TARİFİ

Benim için kahvaltı günün en olmazsa olmaz öğünüdür. Hem evde, hem dışarıda kahvaltı etmeyi çok severim.
Sanırım çocukluğumdan kalma bir durum. Çocukluğum, genç kızlığım annemlerin en gezgin, en coşkulu zamanlarına denk geldi. İzmir o zamanlar sosyal hayatı, gece hayatı çok hareketli bir yerdi. Dernek toplantıları, yemek davetleri, arkadaş toplantıları..., haftanın bir çok gecesi annemler dışarıda olurdu. O nedenle; haftasonu kahvaltılarını, yani ailemin bir araya gelip, kocaman kalabalık ve bol çeşitli kahvaltılıklarla kurulmuş sofralar etrafında toplanmalarını özlemle beklerdim. 
Rahmetli babam, mutfağa inanılmaz düşkün bir insandı. Bazı sabahlar erkenden kalkıp puf börekleri, pişiler yapar, omletler, menemenler hazırlardı. Eli inanılmaz lezzetli ve becerikliydi. Sabah mis gibi börek kokularıyla uyanmak öyle özeldi ki, hala hatırladıkça sanki aynı kokular burnuma gelir. Evin küçüğü olarak en özel muameleyi tabii ki ben görürdüm. Özlemle beklediğim kahvaltılar beklediğime değer, beni sonsuz tatmin eder, mutluluk verirdi... Soframızdan kahkaha, sohbet eksik olmaz, ailenin ne demek olduğunu birkez daha farkına varırdım.

Ben hala kahvaltıya çok düşkün olsam da, evde benden başka kahvaltı meraklısı pek yok. Yoğun iş ve okul hayatı içinde uyku her zaman birinci tercih oluyor. Gene de elimden geldiğince farklı lezzetlerle kahvaltı sofraları hazırlamayı seviyorum. Mesela bu sabah kızıma çok kolay bir pankek hazırladım.


Sabah çok erken kalktığım için kızım uyanana kadar bol bol vaktim oluyor. En önce Dr.Oetker'in vanilya parçalı sosunu hazırladım. Pankek ile harika oluyor. Bu tavsiyeyi bir pankek ustası arkadaşımdan aldım bu yaz. Filiz'cim bu konuda uzman, onun pankekleri üzerine tanımıyorum. 

Vanilya parçalı sosu hazırlarken, ben paketin yarısını yapıyorum, yani 250 gr.sütle hazırlıyorum. Paket üzerindeki tarife göre pişirip, dolapta soğumaya bırakıyorum. 

Kızımın uyanmasına yakın Pankek Hamurumu hazırlıyorum.
2 yumurta
1 bardak süt
2,5 bardak un
2 tepeleme yemek kaşığı toz şeker
1 çimdik tuz
1paket kabartma tozu
1 paket vanilya
2 yemek kaşığı sıvıyağ

Tüm malzemeyi hiç pütür kalmayana dek çırpıyorum. 15 dakika kadar dinlendiriyorum. Sonra ocağın altını kısık açıp, krep tavamı ısıtıyorum. Küçük bir kepçe ile hamurdan azar azar yuvarlak şekilde krep tavasına döküyorum. Pankeklerin üzeri göz göz olunca çevirip, arkasını da pişiriyorum. Bu tarifle yaklaşık 20 minik pankekiniz oluyor.  Hamurda yağ olduğu için tavayı ayrıca yağlamanıza gerek kalmıyor.

Ben bu sabah dolaptan çıkardığım vanilya parçalı sos, kayısı marmelatı ve nutella ile servis ettim. Kızım bayıldı. Pankekleri pişirirken mutfağımı kaplayan koku ise tarifsizdi...

Mutfağımızdan güzel kokular hiç eksik olmasın ve huzurlu sofralarımızın bereketi daim olsun...

Sevgiyle...

1 Ekim 2015 Perşembe

-MELİ, -MALI DURUMLARI

-meli, -malı ekleri güzel Türkçemizde kullanılan gereklilik kipleridir.
Olması ya da yapılması gereken veya gerekmeyen durumları ifade eder.

Bu sabah işe gelirken, yolda dinlediğim haber programında sürekli olarak kullanılınca dikkatimi çekti. Bir nevi, "Gereklilik Kipi" ile yaşar olmuşuz.

Ne diyordu spiker; "demokratik ortamın devamı sağlanmalı, basın özgür olmalı, politika dili pozitif kullanılmalı, politikacılar birleştirici ve tutarlı olmalı, insanlar birbirine karşı sabırlı ve olumlu yaklaşmalı, eğitim güvenliği sağlanmalı, terör bitirilmeli, yargı bağımsız olmalı ve işlerlik kazanmalı  ....vs. Ardı arkası kesilmeyen tavsiyeler, beklentiler, uyarılar.

Ne garip bir demokrasi ülkesiyiz, değil mi? Yani, hala öyleysek diye söylüyorum! Standart bir demokraside yaşanması gerekenleri hepimiz farkındayız ve biliyoruz. Hatta, bazılarına daha önceden çok daha sahip hissediyorduk kendimizi. Oysa son dönemlerde aksayan, topal kalan bir düzenin sorgulaması ya da beklentisi içindeyiz sürekli. Hep bir öyle olmalı, böyle yapılmalı, durumu. İyi de; kim işletecek demokrasiyi? Ben mi, köydeki muhtar emmi mi? Kim...?

Eskiden de bu ülkede fırsat eşitsizlikleri, gelir dengesizlikleri yaşanırdı; ama bu kadar büyük farklılıklar olmadığından mı nedir, bu kadar rahatsız değildi insanlar. Şimdi bir kendi kanununu uygulama, kendi hesabını görme durumu yaşanır oldu memlekette. Herkes kovboy, herkes şerif sanki. Herkesin bir tabancası, silahı var zaten. Olmayan da, evdeki ekmek bıçağını bileyletiyor . Karısını kesen, kızını asan, kocasını vuran, alacaklısını doğrayan... Farkında mısınız, havaalanlarında "silah teslim noktası" tabelasının puntosu sürekli daha da büyük hale getiriliyor ve tabelalar artık daha ortalık yere konuyor ki, kimseyi atlamasınlar. Oysa, kanunlar herkes için eşit uygulanmalı, kimse kendi kendisinin hakimi, savcısı olmamalı, değil mi? Oldu, kanunları uygulanır yapalım, gerekirse yeni Anayasa yapalım da, kim yapacak? Ben mi, yan dairedeki komşu teyze mi? Kim..?

Her şeye alışan, çabucak unutuveren bir toplum yaratıldı özenle. Koca koca insanlar, bir gece önceki yarışmanın sonucu, ya da dizideki sürpriz gelişmenin üzerinde konuşup duruyorlar sürekli. Oysa aynı gece can veren şehidin kanının kokusu bile kurumamış daha toprakta. Terör durmalı... Tamam durduralım da, kim durduracak? Ben mi, köşedeki bakkal mı? Kim...?

meli malı eki ile ilgili görsel sonucuBu ülkede halen kullanılmakta olan nefret söylemi, ayrıştırıcı ifadeler, her alandaki fırsat eşitsizlikleri, güvensizlik ortamı, çıkar ilişkileri, yandaşlık, kanun tanımamazlık, yaşanılan terör sorunu bitmedikçe, hiç kimseye rahat yüzü yok. Bugün ellerini sıvazlayıp, bıyık altından güvenler yarın sıranın kendilerine gelmeyeceğinden nasıl emin olabilirler? Nasıl keyifli aile sofraları kurulabilir bu ülkede şu saatten sonra? Nasıl huzurlu bayram kutlamaları yapılır ilerde?

Bu gidişle daha çok duyarız biz bu gereklilik kipiyle biten tavsiyeleri, dilekleri....

Aklımıza mukayyet olalım. Biraz kafamız çalışıyorsa, atacağımız adımlara dikkat edelim.

Sevgiyle...