6 Aralık 2012 Perşembe

BİR ERGENLE YAŞAMAK - 5

Dün bahsetmiştim, kızımın okulunda veli toplantısı var diye. Öğrenciler dağıldıktan sonra spor salonunda yapıyorlar toplantıyı. Her öğretmene bir masa konuluyor, Masalar paravanla ayrılıyor. Ve biz "sefil" veliler masaların önünde kuyruğa giriyoruz.  Amaç ne? İlgili öğretmenle 3-5 dakika çocuk hakkında konuşmak.

Aslında her öğretmenin görüşme günü ve saati var. Yani o gün, o saatte gittiğinizde dakika kısıtı olmadan daha detaylı konuşabiliyorsunuz öğretmenlerle. Ama okulun İstanbul'un taaaaaa bir başında olması, iş yoğunlukları, trafik, üşengeçlik vs... pekçok nedenden bu hep ihmal ediliyor ve iş, o sefil kuyruklarda, çok yüzeysel bilgi almaya razı bir halde, saatlerce beklemeyle sonuçlanıyor.

Öğretmenlerin bazıları pespembe tablolar çiziyor. Nota takılmayın diyorlar. Çocuk aslında iyi. Tamam da kardeşim, keşke böyle bir dünyada yaşasak, ama malesef o takılmadığımız notlar karne denen o kağıtta çok önemli oluyor. Not denen şey her yerde karşınıza çıkıyor, ortalama hesapları, burs başvuruları, sınav katkı payları, vs. hep çok önemli...

Neyse,  hadi nota takılmayalım... "Çocuğunuz çok iyi, hanımefendi, muhteşem. Ama bu sene biraz dalgın!" Hah, hadi buyrun bakalım. E; tabii ergenlik filan..."Normal yani ama; daha fazla derse katılmalı, daha çok söz almalı." Tamam da hocam, ben yanında değilim ki, derste o işi de bir zahmet siz organize ediverin. Çocuğu derse ya da kendinize ısındırmak için neden bizden destek istiyorsunuz ki...
Çocuk sene başından beri kıvranıyor. Öğretmenlerinden biri (ismi lazım değil) kızıma başka bir isimle hitap ediyormuş. Çocuk her seferinden benim ismim o değil, bu diyormuş. O da "tamam canım, yanlış çıktı ağzımdan" deyip tekrar yanlış isimle çağırıyormuş. Şimdi bu öğretmen acaba benim kızımı ne kadar tanıyordur? Kuşkuluyum... Zaten dünkü toplantıda bu hoca, bana 5 dakika boyunca kızımın ismiyle aynı isimli başka bir öğrenciyi anlattı, son anda fark edince, "Aa, aynı isimli üç çocuk var, karıştırdım. Şimdi vakit kalmadı, yarın size mail atayım" dedi. PES!

Bu arada; veliler ayrı bir olay!

Kimi veli kızgın, had bildirmeye gelmiş. Bu tip veliler hep haklıdır, onları sadece dinlemek ve hiç yorum yapmamak lazım, yoksa sizde o hiddetten fazlasıyla payınızı alabilirsiniz.

 Kimi veli dertli, kendi gibi dertli başka velilerle konuşup rahatlamaya gelmiş. Bunlar arada organize olmaya da çalışırlar ama hep bir nedenden birleşemezler, okul da zaten sindiriverir böylelerini.

Kimi çocuğundan emin, moral yükseltmeye gelmiş. Hatta bu tip veliler etrafa ve diğer sefil velilere biraz yukarıdan bakıp hafiften aşağılayıcı göndermeleryapmaya da bayılırlar. Onların çocuğu zaten çok iyidir, sorunu filan hiç yoktur, notları yüksektir, sadece adet yerini bulsun diye gelmiştir. E, gelme be kardeşim, zaten saatlerce kuyruk bekliyoruz. Bir de sen kalabalık yapma!!!

Yani anlayacağınız öğretmenler ayrı telden çalar, veliler ayrı. Çocuklara gelince, umuru değil hiçbirinin. Onlar tavan yapmış hormonları, şu an için dünyadaki en önemli varlıkları - arkadaşları, seyredilecek dizileri, fanı oldukları müzik grupları, sene sonu mezuniyet kıyafetleri, yıllıkta yazılacak write-upları ile ilgililer.


Okul, ders, öğretmen...Amaaan, ne lüzumsuz mevzular!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder