6 Kasım 2012 Salı

İstanbul'un Yeşili Bizim

Günlerdir izliyorum İstanbul Maslak'taki Fatih Ormanı ile ilgili yapılan tartışmaları.

Önce kıymeti kendinden menkul bir müteahhidimiz çıkıp beyaz atlı bir süvari edası ile bahsi geçen ormanı yapacağı siteye bonus olarak kullandı. Hem de günlerce ve tüm ana kanallarda...Aynı reklam tüm radyolarda da aynı anda yayınlanmaya başladı. Bu reklam milyonlarca insana ulaştı ve nihayet tepkiler başladı.
Öncelikle; Maslak ve civarında oturanların sesi yükseldi. Sosyal medyadan isyan ettiler, "Ormanımıza Dokunma" diye. Sonra bu ses yavaş yavaş yayıldı, pekçok duyarlı İstanbul'lu bu sese destek verdi. Çünkü İstanbul'da yaşayanlar bilir ancak, bir tek ağacın bile İstanbul için ne kıymette olduğunu...
İstanbul büyük bir metropol, Avrupa'nın pekçok ülkesinden daha kalabalık bir nüfusa sahip. Burada nefes almak zor, burada yeşil görmek için mutlaka ciddi organizasyon yapmak ve bir yerlere gitmek zorundasınız. Şehrin ortasında yeşil alanlar malesef çok azaldı. Olan birkaç yeşil silüete de doğal olarak İstanbul halkı sahip çıkmalı. Tepki vermeli. Bu yeşil alanların halkın malı olduğunu unutanlara hatırlatmalı!

Sosyal Medyada başlayıp bir kısım yazılı basına da malzeme olunca verilen bu tepki daha fazla göz ardı edilemedi sanırım ve bazı bürokratlar konuyla ilgili yalanlayıcı açıklamalar yaptı. O bölgenin zaten imara açık bir arazi olduğu, orman vasfını yitirdiği, bahsi geçen reklamda Fatih Ormanı görüntülerinin izinsiz kullanıldığına dair... Ancak, sanırım çok tatmin edici açıklamalar değildi bunlar. Bir de pekçok insan dedi ki; "Burası Türkiye, bu yalanlamalar üç gün sonra unutulur ve O ormanlar birilerine peşkeş çekildiği ile kalır". İstanbul'u seven ve burada hayatını kuranlar bu konunun takipçisi olmalı. Fatih Ormanı'nın ya da diğer İstanbul Ormanlarının durumunun takipçisi olmalı. Binlerce yıllık geçmişi olan bir şehrin, Dubai gibi çöldeki bir vaha haline gelmesinin önüne geçilmeli. Benim gördüğüm kadarıyla yapılan bu gökdelenler, plansız ve zevksiz büyüme, İstanbul'u görgüsüz bir Arap kenti yapmaktan öteye geçemeyecek. İnşallah yanılırım. Bunu tüm kalbimle diliyorum.

Yaklaşık 7-8 sene önce Ayvalık'ta, tam Şeydan Sofrası'nın karşısındaki ormanın yandığı zamanı hatırlıyorum. Gerçekten gözyaşları içinde izlemiştik kanallardaki görüntüleri. O ormanlar ki, her yaz tatilinde günbatımı fotoğraflarımıza mekan olmuş güzellikte çam ormanlarıydı. Birkaç saat içinde yanıp bitmiş, kapkara bir leke gibi kalmıştı Ayvalık manzarasında. Pekçok kişinin katkılarıyla yardım kampanyaları yapıldı. Sadece Ayvalıklılar değil; tüm Ege, hatta Ayvalık'ta birkez olsun tatil yapıp o güzelliği yaşamış olan herkes, katkıda bulundu. O tepeler zamanla tekrar ağaçlandırıldı. Her yaz nasıl yavaş yavaş yeşerdiğine şahit oluyoruz. Ve çok mutlu oluyoruz. Çünkü o ormanı yeşertmekle geleceğimize bir yatırım yaptığımızı biliyoruz.

Ayvalık örneğinde yaşadığımız gibi, her yıl ülkemizde pekçok orman yanıyor. Pekçoğu malesef yandığıyla kalıp hemen imara açılıyor ve buralardan rant elde ediliyor. İstanbul ormanları da aynı rant davasına kurban edilmemeli.


İstanbul dünyanın en güzel şehirlerinden biri. Bunun aksini söyleyecek insan pek fazla yoktur diye düşünüyorum. Ama İstanbul'un güzelliği sadece Boğazıyla, yalılarıyla, tarihi eserleriyle, gökdelenleriyle sınırlı kalmamalı. İstanbul ormanlarıyla da bilinen, yeşili, tabiatı ile de dünyanın en dikkat çekici şehirlerinden olmalı. İnsanlar rahat nefes almalı, huzur bulmalı. İnsanlar buralarda spor yapabilmeli, bisiklete binmeli, ailecek haftasonları gidebilmeli. Sadece belli bir kesimden insan değil, herkes canı çektiğinde toprağa ayağını basabilmeli...O ormanlarda yaşayan yüzlerce canlının yaşam hakkı elinden alınmamalı. Bunu sadece bizler yapabiliriz. Bu şehirde yaşayanlar... Aksi olursa bizden daha fazla etkilenecek kimse yok ki...

YEŞİLİMİZE SAHİP ÇIKALIM. BUNU SADECE BİZ YAPABİLİRİZ....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder