2 Kasım 2012 Cuma

Bir Ergenle Yaşamak - 3

Evdeki durumlar artık malumunuz. Ara ara yazıyorum ve yazmaya da devam edeceğim. 13 yaşındaki nurtopu gibi bir ergenimiz var ve bazen bununla ilgili sıkıntılar, sorunlar, eğlenceli durumlar yaşıyoruz.

Aslında hepimizin bu dönemlerden geçtiği malum, ama unutuyoruz yaşadıklarımızı. Bir de tabii, bizler daha farklı koşullarda yaşadık ergenlik dönemlerimizi. Bu kadar açık bir toplum değildi yaşadığımız.Aileye ya da çevreye karşı daha fazla bir sorumluluk duygumuz vardı. Çoğumuz ev hanımı annelerimizin yardımcısı olmak durumundaydık, öyle bulaşık makineleri, mikrodalgalar yoktu. Her iş daha meşakatli ve zaman alıcıydı. Dolayısıyla işler paylaşılır, çocuklar aile içinde sorumluluk alırdı. Fırından ekmek almak bile bir işti; şimdi bakkallar evlere servis yapıyor... Ben çok net hatırlıyorum, annem kendi iç çamaşırlarımı bana ütületir, sofrayı bana kurdurtur, kaldırtır, sıcak günlerde balkonu bana yıkatırdı. Hem de 8-9 yaşından itibaren, bu işler benim sorumluluğum olmuştu. Annem yatağımı asla toplamazdı. Salonun tozunu ara ara bana aldırdırdı. Bunları zalim olduğundan filan da yapmazdı, bana sorumluluk öğretmek için yapardı...(Tabii bunu şu anda anladığımı ve ifade edebildiğimi söylememe gerek yok, o günlerde annem dünyanın en zalim, en acımasız insanıydı!!!)

Günümüz annelerinin bir çoğu çocuklarına sorumluluk vermek yerine çocuklarının zaten olması gereken yükümlülüklerini bile üstlenerek farkına varmadan çocuklarına kötülük ediyorlar. Bahaneler ise hep aynı. Çocuğum çok yorgun, dersi çok fazla, zaten hasta biraz, ...vs. Ödev yapanlar, internet araştırmalarını üstlenenler, çocuğun her türlü sosyal ya da psikolojik sorununu çözmek için uğraşanlar, arkadaşlarıyla ilişkilerini düzene koymaya çalışanlar...

Ben de dönem dönem bu hataları yaptım. Bazen de yapmaya devam ediyorum. Ancak; benim çocuk yetiştirirken çok demokratik olmak gibi bir kaygım yok. Ben öncelikle bir anneyim. Kızıma doğru ve iyi bir insan olmayı öğretmekle yükümlüyüm. Tabii ki mutlu bir çocuk olmalı, sevgiyi doyasıya yaşamalı, ama üzülmesi gereken yerde de üzülmeli, her türlü davranışının sorumluluğunu kendisi taşımalı. Her ailenin farklı yapıda ve özellikte olduğunu anlamalı ve kabullenmeli. Kıyaslamalar yapmamalı. Bizim ailemizin tek ve biricik olduğunu, kurallarımızın ve yaşam şartlarımızın bize özel olduğunu bilmeli. Arkadaşlarıyla sorunu varsa kendi çözmeli, bir derste sıkıntı yaşarsa kendi başa çıkabilmeli, eve dahil olmalı-sonuçta bizimle yaşayan bir misafir olmadığını anlamalı. Özellikle kendi odasının sorumluluğunu taşımalı. Okulda unuttuğu kitap yüzünden yapmadığı ödevinden dolayı ceza alıyorsa bundan ders çıkarması gerektiğini anlayabilmeli. Bir daha da o kitabı unutmamalı.

Kızım okula başladığı ilk yıllar bir kaç kez okulda kitap unuttu. Hiçbir zaman bu nedenle okula gitmedim. Gerekirse sabah erkenden okulda o ödevi yaptı. Ya da ceza aldı. Senelerdir de bu konuda bir sıkıntı yaşamıyor, çünkü alması gereken dersi aldı. İki üç senedir masayı toplamaya yardım ediyor, en azından kendi tabağını mutlaka kaldırıyor. Yardımcımızın olmadığı günlerde mutlaka bulaşık makinesini boşaltıyor.  Odasını toplaması gerektiğini ve oranın kendi sorumluluk alanı olduğunu biliyor (ama çoğunlukla dağınıklığı sevdiğini söyleyerek toplamıyor:)!) Haftaiçi TV seyretmesi yasak. Ödevi olsa da olmasa da, evimizin kuralı bu! Haftasonu boş zamanlarında istediğini yapmakta serbest, öncelik ise tabii ki ödevlerde.

Tabii bunların kızım tarafından çok büyük bir içsel kabul gördüğünü düşünmeyin. Her türlü kuralı delmek için sonsuz bir çaba içinde hala. Örneğin; ödevi yoksa mutlaka bir kere şansını deneyip, "TV seyredeyim mi?", diye soruyor ama, hep aynı cevabı alıyor. Eminim ki; benim çok katı olduğumu düşünüyordur. Hatta bana için için sinir oluyordur. Ara ara atışmalarımız başladı bile. Olsun! Bu da olması gereken bir durum, yeter ki birbirimize onarılması imkansız kalp kırıklıkları yaşatmayalım!!!


Bu arada odasının bütün duvarlarına yapıştırmaya başladığı müzik grubu, ya da artist posterlerine de alışmam ve kabullenmem gerektiğini unutmamalıyım. Sürekli bir konuya takılıp o konuyla ilgili bizi bayıltana kadar konuşmasına alışmalıyım. Yaptığı tuhaf esprilere hazırlıklı olmalıyım. Ayarını bazen kaçırdığı el şakaları ile ilgili çok tepki vermemeliyim. İnanılmaz açılan iştahına ve pis boğazlığına şaşmamalıyım. Tembel ve dağınık hallerine daha az tepkili olmalıyım. Zaman zaman yaşadığı nevrotik patlamalara hazırlıklı ve sabırlı olmalıyım... Tüm bunlarla ilgili de kendime sürekli telkinde bulunmalıyım!

Kısacası evde bir ergenle yaşadığımı unutmamalıyım!!!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder