26 Kasım 2012 Pazartesi

Evimizin Asıl Direği

Babam, her kız çocuğunun hissettiği gibi kahramanım değildi. Ben O'nu, doğruları kadar yanlışları da olabilen, gerçek bir insan olarak çok sevdim. Senelerce aynı işte çalıştık. Birbirimizi çok şiddetli eleştirir, kızdırırdık. Küserdik ara sıra. 2-3 gün aramazdık birbirimizi. Sonra ya O, ya ben dayanamazdık, arayıp yumuşatırdık kırgın olanı. Babam sevgisini hep hissettirdi dolu dolu, ama ilgiyi veren Annemdi...

Annem, ailemizin güçlü direği... Hep öyle hissettim. Hep toparlayıcı, hep dirayetli ve asil. Babamla çocukluk anım çok yok, çünkü O çalışırdı. Sosyal olmayı severdi. Bizi sevdiğini çok belli ederdi ama, dertlerimize asıl koşan hep annem oldu. Annem bizi yetiştiren, büyütendi. Babam masrafları karşılar, annem bütçeyi ve evi idare ederdi. O yüzden, Annem hep güçlü göründü gözüme. Hep örnek aldım annemi, onun kadar ayaklarım yere sağlam bassın istedim. Onun gibi bir anne ve eş olmaya çalıştım.

Tam 55 yıllık bir evlilikten sonra, ayrı düştüler. Babam yoruldu - hayatın yaşattıkları karşısında. 20 sene dayanabildi yorgun kalbi. Gene de, o yirmi seneyi hep iyi yaşadı. O yirmi sene, sadece Babam için değil, hepimiz için bir piyangoydu aslında. En çok da Annem için...

 
4 ay oldu hemen hemen, artık Babam yok...Aslında hazırladı bizi yokluğuna. Uzunca bir hastane sürecinin sonunda kendi isteğiyle bıraktı hayata tutunmayı. Yoksa gitmezdi. Bunca yıl aklına bile getirmemişti, ölümü, ayrılığı... Ama sonunda kendisi pes etti.

Bizlerin, üç kardeşin de kendi ailelerimiz, devam eden hayatlarımız var. Bir şekilde kabullenmek daha kolay oluyor. Hayat devam ediyor. Ama 55 yılı paylaştığı insan, sudan çıkmış balığa dönüyor.

Annem 2-3 haftadır bizimle İstanbul'da. Öyle zor ki yaşadıkları. Bir an herşeyi kabullenmiş gibiyken, bir an isyan ediyor. Yalnız kalmaya alışık değil hiç. Oyalanmaya çalışıyor. Hala güçlü olmaya çalışıyor. Çok senelerdir "kocamın hastalığı, kocamın yemeği, kocamın meyvesi, kocamın ilaçları" derken, kendi hayatını aslında nasıl hiç yaşamadığını, nasıl eşinden dostundan uzaklaştığını yavaş yavaş fark ediyor. Ama Annem, bunları öyle severek ve sabırla yaptı, Babamla öyle mutlu oldu ki...Hiç ağır gelmedi bu süreçler ona.

Şubat'ta 79 yaşına basacak Annem. Güzel bir hayat yaşadı aslında. Çok sevdi. Sevildi. Kırgınlıkları olsa da, affetmeyi hep bildi. İyi çocuklar yetiştirdi. Güzel dostlukları oldu. Çevresinde hep sevildi. Güçlü ve sağlam kaldı.

Şimdi, yalnız da olsa yaşayacağı bir hayat var önünde. Mutlu olmalı. Gezmeli, seyahat etmeli. Eski dostluklarına devam etmeli. Kendini oyalayacak meşgaleler yaratmalı. Hatta spora başlamalı. Evine bir can yoldaşı almalı. (Bizim kuşumuzu çok sevince, kuş almaya karar verdi:) Her yaz gene Çeşme'ye gitmeli. Sevdiği şeyleri, sağlığı el verdiğince yapmaya devam etmeli. Hiçbir endişesi olmamalı. Güçlü kalmalı. Çünkü o benim Annem...

Annem, mutlu olmayı öylesine hak ediyor ki....    

2 yorum:

  1. Ne guzel yazmissin Didem cogu zaman bu duygularimizi dile getirmiyoruz annenin bu yaziyla cok mutlu olduguna eminim...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selda'cım, haklısın. Mutlaka bilmelerini sağlamamız lazım. Bazen nasıl olsa biliyordur diye söylemediklerimiz, sonradan en büyük pişmanlıklarımız olabiliyor...

      Sil