11 Kasım 2012 Pazar

EWBC (ŞARAP BLOGGERLARI KONFERANSI)NIN ARDINDAN...

8 Kasım Perşembe'den beri İzmir'deydim. Son derece yoğun ve yorucu geçen bir haftasonunun ardından çok yorgun ama mutlu bir şekilde evime döndüm.

İzmir'de 9-11 Kasım tarihleri arasında gerçekleştirilen EWBC 2012 "Wine Bloggers Conference"dan ne kadar haberiniz var bilemiyorum. WOT (Wines Of Turkey) grubu, bu çatının altında buluşan 10 kadar üretici ve Vrazon isimli İngiliz organizatörler ile beraber yaklaşık 1 yıldır bu proje üzerinde çalışıyorduk. Özellikle WOT kurucuları Ayça ve Taner Öğütoğlu ve Vrazon grubu gerçek bir başarıya imza atarak, tüm dünyadan yaklaşık 300 kadar sosyal medya şarap yazarını (wine blogger) ve şarap konusunda söz sahibi şarap ustalarını (Master of Wine) ülkemizde toplamayı başardılar. 3 gün boyunca şarapla bağlantılı farklı konularda çalışma grupları, seminerler ve tadımlar gerçekleşti. Ülkemiz şarapçılığı her biri kendi ülkesinde kanaat önderi sayılabilecek bu yazarlara ya da üstatlara tanıtılmaya çalışıldı. Özellikle yerli üzümlerimiz ve bu üzümlerden elde ettiğimiz şaraplar çok ilgi ve beğeni topladı.


Şarap konusu ülkemizde malesef çok fazla bilinmeyen ya da hak ettiği değeri görmeyen bir konu. Son 10 yıldır ülke şarapçılığımızda yaşanan olumlu değişim ve gelişim, biraz da medyanın ilgisi ile bir kıpırtı yaşanmaya başlasa da son derece yetersiz. Şöyle anlatmaya çalışayım, biz kişi başı yılda ortalama 1 şişe şarap tüketirken, İtalya, Fransa, hatta birasıyla meşhur Almanya'da bile bu rakam bizim 20-30 kat üzerimizde. Oysa Anadolu'da bulunan pekçok arkeolojik kalıntı bize şarabın anavatanının bu topraklar olabileceğini işaret ediyor.

"Müslüman bir ülkede salyangoz satmaya çalışmak" diye bir söylemi duymayan yoktur sanırım. Aynı söz, biz şarap üreticileri için de geçerli. Tabii ki, şarabı seven, bu konuda kendini eğitmeye çalışan, farklı şaraplar deneyerek damak tadını geliştiren pekçok insanımız var. Onların hakkını teslim edelim, ancak özellikle din kitabımızda şarap adının geçmesi nedeniyle şarabın günah olduğunu düşünen çok büyük bir kesimin de olduğunu unutmayalım. Oysa; şarap yüzde 11-15 arası bir alkol oranına sahipken ülkemizde çok fazla tüketilen rakının alkol oranı yaklaşık yüzde 45 civarında. Neyse buralara fazla girmeyelim...


Gene konferansa dönersek; bu haftasonu, blogger kavramının doğmasını sağlayan internet dünyasının ve sosyal medya denilen facebook, twitter aleminin etkinliğini çok çarpıcı bir şekilde yaşadık. Standımıza gelerek şarabımızı tadan ve yorumlarını birkaç saniye sonra dijital dünyada paylaşan bir yazarın yorumlarının, gene birkaç saniye içinde yüzlerce, binlerce insanla paylaşılmasına şahit olduk. İnanılmaz...Bir o kadar da korkutucu. Dünyanın artık ne kadar küçülmüş olduğu ve artık her konuda en iyisi olma zorunluluğunuz her an hissediliyor. Hakkınızda iyi ya da kötü bir eleştri ya da bir dedikodu bir kaç saniyede yüzlere, binlere ya da belki milyonlara ulaşabiliyor. Web'de paylaşılan hiçbir şey kaybolmuyor, silinmiyor. Dolayısıyla hata yapma şansınız ya da hakkınız yok!

Bu arada, şarabın nasıl bir ortak kültür konusu olduğunu fark ediyorsunuz. Hangi ülkeden olursanız olun, yaşınız, cinsiyetiniz ne olursa olsun aynı lisanı kullanıyorsunuz. Bir şarapla ilgili konuşurken konusu geçen aromalar, karakteristik özellikler, herkes için aynı sözcüklerle ifade ediliyor. Bunu biraz futbola benzetebiliriz; dünya üzerinde milyarlarca insan futboldan bahsederken aynı ifadeleri kullanır, aynı heyecanı paylaşır. Futbol kadar ortak paydada buluşulabilen bir diğer konu da şarap... Kullanılan terimler, değerlendirmeler kişiden kişiye farklılık gösterse de sonuçta lisan aynı. Hatta şarapseverlerin aldığı keyif ve paylaştıkları güzellikler muhteşem.

Bu arada konferansın İzmir'de yapılmış olması ve Türkiye'nin en batılı yüzünü göstermiş olmaktan dolayı da çok mutluyum. Konferansla aynı tarihlere gelen 10 Kasım Atatürk'ü anma etkinlikleri de çoğunluğu yabancı ülkelerden gelen katılımcıları çok etkiledi. Ülkemize ait pekçok farklı konu konuşuldu. Türk şarapçılığı gayet başarılı bulundu. Yapılan akşam yemekleri, konferans öncesi ve sonrası üretici gezileri ile Türk yemekleri ve tatlılarımız internet ve sosyal medyada günlerce konuşuldu. Organizasyonun başarısı EWBC konferansının bundan sonraki yılları için bir "benchmark" oldu. Bundan sonra bu organizasyona ev sahipliği yapacak ülkelerin işi çok zor, çünkü hepsi daha iyisini yapmak zorunda!!!

 
Bana gelince, iki gün boyunca ayaktaydım, yüzlerce insanla tanıştım, tüm gün sürekli tadımlar yaptım, İzmir Swiss Otelde muhteşem yemekler yedim, şaraplarımızı ve firmamızı insanlara anlatmaya çalıştım, gün içinde #EWBC olarak paylaşılan tüm twitter ve facebook mesajlarını yakalamaya çalışarak cevap yetiştirdim, bu nedenle parmaklarıma kramplar girdi, gözlerim şaşı oldu, devamlı ayakta, hareketsiz durmaktan belim koptu, geceleri çok geç yattım, sabahları erkenden kalktım....Çooook yoruldum, ama kesinlikle deydi. Herşey çok güzeldi, daha da güzel olacak...! Tüm Türk Şarapçıları olarak iyi bir iş çıkardık.
Emeği geçen herkese tekrar teşekkürler!!!  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder