19 Ekim 2012 Cuma

EGE SOFRALARI



Ben tam bir Ege'liyim.
Son 15 yıldır İstanbul'da yaşasam da bulduğum her fırsatta Ege'ye kaçarım. Denizin kokusunu özlerim. Güler yüzlü, kaygısız insanları arar gözlerim. Ege'de zaman biraz daha yavaş akar sanki. İnsanların telaşı yoktur, yolda yürürken bile salına salına yürürler. Trafikte etraflarına bakına bakına ilerlerler. Trafik ışığı kırmızıdan yeşile döndüğünde pek öyle arkadan korna çalan olmaz. Anlayacağınız İstanbul'un trafiğinden, kalabalığından bunalınca kaçılması gereken yerdir bana göre oralar. 

Baba tarafım Selanik göçmeni. Annem ise İstanbul'lu ama, 22 yaşında İzmir'e gelin gelmiş ve öz İzmir'li hisseder kendini. Gerçek bir Çeşme aşığıdır. Eşimin tüm ailesi Girit'ten göç edip Ayvalık'a yerleşmiş. Ege'lilik mutfağımıza da yansımıştır doğal olarak. Et yemeği severiz, ama genellikle sebzeyle pişen et yemeklerini tercih ederiz. Kuzu etli terbiyeli kereviz, etli bamya, fırında sebzeli köfte....
Zeytinyağlılar mutlaka her akşam sofralarımızda olur. Çünkü, zeytinyağ kültürü vardır Edremit'te, Ayvalık'ta. Örneğin, sabah kahvaltılarının olmazsa olmazı çukur bir tabağa konup üzerine bolca kekik, nane, kırmızıbiber serpilmiş zeytinyağdır. Ekmeğinizi bandırıp yediniz mi ağzınızda bir lezzet patlaması olur. Bazen bunun içine biraz da beyaz peynir lokmalarsınız lezzetini daha da arttırmak için.
Otlar çok önemlidir Ege mutfağında. Ebegümeci, radika, istifno, şevket-i bostan, turp otu, ve daha neler neler. İstanbul'da malesef pek bulunmuyor, o yüzden İzmir'e ya da Ayvalık'a gidince bol bol ot yiyoruz, salata niyetine. Kızartma barbunun yanında yenen, bol sarımsaklı, zeytinyağ limon soslu İzmir börülcesinin kattığı lezzet balığı yüceltir adeta.

Keyif için yenir sahil kasabalarında yemekler. Amaç hiçbir zaman, "karnımı doyurayım da bir an önce sofradan kalkayım" değildir. O yüzden de içki kadehleri eşlik eder yemeklere sofralarda. Çift buzlu, mis kokulu rakılar, ya da terlemiş buz gibi kadehlerde sunulan beyaz şaraplar ile muhteşem aromalı kırmızı şaraplar...Sohbetler de koyu olur bu sofralarda. Bazen ülke kurtarılır, bazen çoluk çocuk konuşulur masalarda saatlerce. Bazen dertler, bazen sevinçler paylaşılır dostlarla. Sandalye üzerinde uyuya kalan çocukların üzerine bir hırka atılır, üzerine buz yağmasın gece gece diye... Çocuklarda alışıktır bu muhabbetlerinin uzamasına, uykum geldi eve gidelim diye ağlamazlar, sorun yaratmadan ortama uyum sağlarlar çoğu zaman. Samimi sohbetlere, leziz ve sağlıklı yemekler katık edilir adeta.      

"Ege insanı keyif insanı" demek hiç de mübalaalı bir tanım olmaz bence. 

İzmir'i, Çeşme'yi, Ayvalık'ı en çok bu nedenle özlüyorum işte. Bayramda Ayvalık'tayız, çok özlediğim doyumsuz sofralarda, keyif dolu sohbetler yapmak için.....

1 yorum:

  1. Çok keyifli bir yazı olmuş. Yürekten kutluyor ve rakı içmeye gidiyorum:)

    YanıtlaSil