18 Ekim 2012 Perşembe

MELEĞİM


Kızım okul gezisine gitti. Kalabalık bir grup değiller, yaklaşık 35 öğrenci ve yanlarında öğretmenleri. Önce Ankara, ardından Afyon'a gidecekler. Üç gece, dört gün evden uzakta. Bir sabah, bir akşam telefonla konuşacağız. Konuşmalar özet olacak, dönünce gördüklerini daha detaylı anlatacak. (Telefonu kurala bağlamazsak, bazen ipin ucu kaçabiliyor..) Bu yıl ilk olarak görmeye başladıkları, İnkılap Tarihi dersi için oldukça faydalı bir program olacak.

Neyse; benim size anlatmak istediğim farklı bir şey. Kızım akşam otel odasına vardıklarında aradı. Odaların çok güzel olduğunu ve 3 kişi kaldıkları odadaki en güzel yataklardan birini kaptığını söyledi. (Buradaki kastı, sanırım odadaki ilave yatağa düşmediğiydi.) Neyse, sabah tekrar aradığında; akşam çok güzel uyuduğunu, ama ilave yatakta kalan arkadaşının nezle olduğunu, sürekli burnunu temizlediğini ve onun yatağı çok rahatsız diye kendi yatağına çağırdığını söyledi. Açık söylemem gerekirse ilk tepkim, "Aa, hiç olur mu hastaymış arkadaşın, niye aynı yatakta yattınız, ya sana da bulaşırsa?" oldu.
VE kızımın verdiği cevapla kendimden utandım, "Ama annecim, benim yatağım çok büyüktü, arkadaşımınki de çok küçük. Hem o hastaydı, iyi yapmadım mı?"...

Ne diyebilirdim ki, "Haklısın kızım, çok iyi yapmışsın, inşallah arkadaşın çabuk iyileşir."den başka.... Ama gene de, "Vitaminlerini almayı unutma" demekten de kendimi alamadım. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder