4 Şubat 2013 Pazartesi

DÜĞÜN HABERİ ALINCA...

Bugün tatil sonrası ilk iş günüm. Tabii ki işler birikmiş. Verilecek onaylar, cevaplanacak mailler, edilecek telefonlar, yapılması gereken bir sürü iş var. Ayrıca yapılması gereken sohbetler, birikmiş dedikodular...

Bu sabah bir saat ara ile, bir düğün haberi, bir hastalık  ve bir genç ölüm haberi aldım. Biri için çok sevindim, diğerleri için çok üzüldüm. Sabah satış ekibimiz dağılmadan bir doğumgünü kutlaması yaptık. Dilekler tutuldu, mumlar üflendi, pasta kesildi. Kızım için Justin Bieber Konserine tükenmeden bilet alındı. Kredi kartlarının ödemeleri son güne bırakılmadan yapıldı.  Tüm bu yoğunluk içinde, kedimle oynamayı ihmal etmedim tabii. Özlemişim Pamuk oğlumu. Saniyede ısırdı ellerimi, yeni ve taze yaralar bünyede yerini aldı:) Onun da sevgi gösterisi böyle malesef, büyüyünce geçer diyorlar! 

Bir hız, bir organizasyon...yoruldum daha saat 14:00 olmadan. Tatil dönüşü ilk iş günleri biraz böyle karışık geçer. Bir de çocuğunuzun okulu hala tatilse ve normalde okulda olacağı saatlerde size ulaşabilecek durumdaysa olay vahimleşir. Telefonlar durmaz, mesajlar yağar. Yoğunluğunuz katlanır. Birikmiş işlerin arasına bir de çocuğunuzun talepleri sıkışır. Yine de Allah eksik etmesin demek lazım.

Çok sevdiğim ve değer verdiğim bir arkadaşımın annesi hasta. Üstelik de bu arkadaşım konunun uzmanı olan bir doktor. Ama bazen hastalık karşısında elin kolun bağlı kalabiliyor. Süreci en iyi O biliyor, bundan sonra yaşanacakları, annesinin nelerle karşılaşabileceğini... Allah yardımcıları olsun demekten başka elden gelen pek birşey yok. Bir de bol bol dua etmek...

Bu sabah aldığım evlilik haberi ise, beni çok sevindirdi. Çok sevdiğim bu arkadaşım, yıllardır beklediği ve sevdiği adamla bir yuva kuracak. Umarım birbirlerini çok mutlu edebilirler. Hayat mutlu olmak için yaşanmalı.

Bu haber üzerine düşünmeden edemedim; "evlilik zor zenaat". Büyük bir sabır ve hoşgörü gerektiriyor. Keyifli dönemleri olduğu kadar, sıkıntılı zamanlar da var içinde. Hastalıklar, ölümler, çocukların dertleri, işsel sıkıntılar, sinir bozuklukları...hepsi evliliklerin içinde olan ve eşleri sınayan dönemler. Adı üzerinde; hayat arkadaşı deniyor ya, iyisiyle kötüsüyle bir hayatı paylaşmak demek "evlilik". Gençlerde sabır pek yok. Sıkıntıya gelemiyorlar. Bir de üzerine, hepsi ailelerinde baştacı edildikleri için zora gelemiyor, bitiriveriyorlar evliliklerini.

Bana göre ise, evlilik zor ama keyifli. Benim en yakın arkadaşım, eşimdir mesela, en çok onunla gezmekten, onunla yiyip içmekten keyif alırım. En tahammül edemediğim insan da O'dur bazen. Bir sürü huyuna, suyuna kıl olabilirim. Ama benim için en değerli yol gösterici, en kıymetli sırdaş gene eşimdir. Dürüstlüğüne saygı duyarım. Hayatı O'nunla paylaşmak bazen muhteşem, bazen inanılmaz zor olabilir. Eminim, kocam da benim için aynı şeyleri hissediyordur. Yani anlayacağınız üzere, karmakarışık bir durumdur eş durumu. Mükemmel uyum diye bir şey olduğuna asla inanmıyorum. Hiçbir konuda yüzde yüz fikir birliği olacağını da düşünmüyorum. Orta yol bulunabiliyorsa, ya da çiftlerden biri, diğeri için fedakarlık yapabiliyorsa, işte o zaman uyum sağlanabiliyor. Çiftlerin özgürlük alanlarının olması gerektiğini ve bunun karşılıklı saygıyı gerektirdiğini düşünüyorum. Ancak; bu şekilde evlilik keyifli bir paylaşıma dönüşebilir. Aksi halde boğucu olması kaçınılmaz.

Bir de "aile" faktörü var evliliklerde. Evlilik içinde, eşler ailelerine mesafeli durabilirlerse, o evlilik daha şanslı olabiliyor. Çok genç yaşta evlenen bir arkadaşım, ailesiyle de yakın oturduğundan her akşam ailesinin evinde akşam yemeklerini yediler. Kendi evi soğuk oluyor diye, annesinin evinde duşunu aldı. Böyle olunca ailesi evliliğinin içine girdi. Her anlarına şahit oldular. Dolayısıyla da herşeye karışma hakkını kendilerinde buldular. Yürümedi evlilikleri, malesef ayrıldı arkadaşım.  Bana göre aile; mutlaka belli bir mesafede durmalı. Evliliğin devamı için en önemli kıstaslardan biri de bu. Ailelerin hayat tecrübeleri fazla da olsa, yeni evli insanlara saygı duymalı, onlara hata yapma ve hatalarından öğrenme şansı tanınmalı... Ancak böyle olursa evlilikte büyümek, karı-koca olmak mümkün. Orta yol ve ortak payda ancak bu şekilde bulunabilir. 

Bu yazı bir ara verme vesilesi oldu bana. Şimdi gene ilk iş günümün koşuşturmalı temposuna dönüyorum. Bakalım bugün daha ne haberler alınacak???

Sevgiyle...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder