19 Şubat 2013 Salı

MASAMI KAYBETTİM HÜKÜMSÜZDÜR

Bundan birkaç hafta önce kızımın masasının resmini çekip dağınıklığı ile ilgili bir yazı yazıp bayağı bir dalgamı geçmiştim. Gülme komşuna demişler ya...
Biraz önce kafamı bilgisayardan kaldırıp masama bakınca ufak çaplı bir kriz atlattım. Allahım nasıl bir dağınıklıktır bu? Burada nasıl çalışılabilir? Utandım kendimden. Vee hemen bir resmini çektim masamın. Belgeledim bu karışıklığı ki, bir daha bu hale getirmeyeyim....

Gördüğünüz masa benim iş yerimdeki çalışma masam. Evraklar yığılmış, tek tek göz atılıp bir kısmı dosyalanmayı, bir kısmı kağıt çöpüne atılmayı bekliyor.

Günlük kasa hesapları, hesap makinesi eşliğinde masamda. Onlar da kontrol ve onay için hazırlar.
Sevgililer gününe özel hazırlanan özel etiketli şaraplar da nedense hala masa üzerinde, tozlanmakta.
Bu arada diyet durumları sabit olduğundan, içilen su miktarını saptamak amacıyla bir sürahi ve ara öğün atıştırmalığı olarak bir plastik kapta masadaki yerini alıvermiş olan bademler. Yemek üzerine içilen kahvenin boş fincanı... Allahım, resmen masada elimi kıpırdatacağım bir boşluk kalmamış.

Tüm bu karışıklık yetmezmiş gibi, bir de ajandamın üzerine boylu boyunca serilmiş bir beyaz kedi... Kedinin ısırmasına engel olmak için keşfedilmiş yegane çare olan, kolonyanın şişesi de hemen el altında. Gene ısırıklara karşı tedavi amaçlı bulundurulan Bepantane kremi de unutmamak lazım.

Çocuklarla ilgili dikkat eksikliği yazılarını okuduğunuz zaman en çok üzerinde durulan konu, masasının ya da odasının düzenli olması gerektiğidir. Aynı şey benim için de şu anda geçerli, dikkatimi toparlayamıyorum. Çalışamıyorum şu durumda. Bu nedenle birazdan girişip masamı toparlayacağım. Yoksa bu masa beni alıp çiğneyip, öğütecek gibi hissediyorum. Sonra da tükürüp atar herhalde bir tarafa.

Karabasan gibi... Bu nasıl bir durum yahu?

Şimdilik izninizi rica ediyorum, bu masa toparlanmadan yazı filan yazılmaz, hatta çalışılamaz. Daha konsantre bir ortam sağlayıp döneceğim, inşallah.

Sevgiyle...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder