5 Nisan 2013 Cuma

PAZARCI KARDEŞ CANDIR!

Pazar'a gitmeyi severim. Ama pek fırsat bulamam. Sabahları işe giderken pazar tezgahları yeni kuruluyor olduğundan hiç uğramadan geçerim. Akşam üzeri dönüş saatimde ise, genellikle son kalan çürük çarık mallar olur tezgahlarda, gene keyfimce birşey bulup alamam. Gene de ara ara uğramayı severim, market tezgahlarında asla göremeyeceğim renkleri, kokuları görmek, solumak bile beni mutlu eder...

Çengelköy'deki evimizin çok yakınında her Cuma kurulan bir pazar yeri var. Oradaki pazarcılar - söz birliği etmişçesine, senelerce bana "HOCA'nım" diye hitap ettiler. Biraz öğretmen kılıklıyım herhalde. Benim de hoşuma gitti, hiç bozmadım adamları...

Bugün sabah, gene daha tezgahlar yerleşirken uğramak zorunda kaldım pazara. Amaç, terlik almak, hedef belli: terlikçi tezgahı. Çünkü, İzmir'den gelen bir kamyon dolusu eşyanın İstanbul'daki yeni eve montajını yapacak ustalara terlik lazım. Neyse; ben hızlı hızlı dolanıp, terlik satan bir tezgah arayıp sonuçta buldum. Satıcı adamla kısa bir pazarlık neticesinde, beş adet terlik alıp parasını ödedim. Adam, "Siftah yaptım abla", deyince usulen; "Bereketini gör kardeş"dedim. Adam'ın bu alışverişe yorumu ise müthişti;
"Abla, sabah sabah bu kadar erkek terliğini napıcan? Hamam mı işletiyorsun?....."
Neredeyse paketler elimden düşüyordu. Güleyim mi, adama açıklamaya mı çalışayım bilemedim. Kendi kendime hoca olmayı, hamamcı olmaya tercih edeceğime karar verip kenardan kenardan kaçtım adamın yanından...

İnsan hayatında en travmatik yaşanan üç olay varmış. Evlenme, boşanma ve taşınma. Bir kere evlendim. Gerçekten travmatik bir durum. O güne kadar yaşadığın tüm düzeni değiştirip, yeni bir hayata adapte olmaya çalışmak... Neyse o dönemi olabildiğince az hasarla atlattık. Boşanma sürecini yaşamadım, Allah'da yaşamayı nasip etmesin...Ama eminim ki, çok zor, çok ağır bir dönemdir insan yaşantısı için. Hele de çocuklu ailelerde!

Taşınma olayı ise; benim 17 yıllık evlilik hayatımda oldukça sık yaşadığım bir travma. Evlenirken Alsancak'a, 2 yıl sonra İzmir'den İstanbul'a, 2 yıl sonra İstanbul içinde Avrupa'dan Asya'ya, 1 yıl sonra İstanbul'dan Düsseldorf'a, 3 yıl sonra Düsseldorf'tan İstanbul'a ve 9 yıl sonra da şimdi son olarak tekrar bir taşınma. Kaç etti? Altı galiba değil mi? Ha bu arada bir de aralarda Sapanca ve Ayvalık var. Onlar taşınma gibi değil de, yeni ev kurma gibiydi. Eh, 17 sene için sıkı bir rakam. Neyse ki, artık alıştım, bende fazla bir travma yaratmıyor bu taşınma işi. Aslında emekli olunca bunu bir iş fırsatına dönüştürebilirim. Neden olmasın?

"Zahmetsizce, sıfırdan ev kurulur", "Taşınma işinize talibiz", "Taşınma travma olmasın, biz sizin için halledelim"... Hah, slogan bile bulurum!

Neyse ben "hamama".. ay pardon, ustaların başına gideyim, bakalım ev ne alem????

Sevgiyle...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder