26 Nisan 2013 Cuma

NEKAHAT DÖNEMİ...

Çocukluğumdan beri bir hayvanım olsun, benim olsun...istemişimdir. Maalesef  bu konudaki bir kaç girişimimiz başarısızlıkla sonuçlandı. Şöyle ki:

Babamın delice ısrarlarıma dayanamayarak eve almama izin verdiği minnacık bir sokak köpeği yavrusu, annem tarafından bit ve kene dolu olduğu için hafiften böcek ilacı püskürtülmek suretiyle, hasta oldu ve maalesef öldü. Annem bu vicdan azabı ile senelerce boğuştu ve eve hayvan almayı uzun süre reddetti.
Lise yıllarımda gene kendi harçlıklarımı biriktirerek bir kavanoz içinde aldığım japon balıklarını yaşatma çabalarım hep hüsranla sonuçlandı. Bir iki sene uğraşıp, sonunda her minik balığın ardından bir cenaze merasimi düzenlemekten ve apartmanın bahçesinde balık gömecek yer kalmadığından bu sevdadan da vazgeçmek durumunda kaldım...
Kızım dört yaşına bastığında, ona hayvan sevgisi verebilmek için bir gün Nişantaşı'nda görüp bayıldığım bir ördek yavrusu alıp gelmiştim eve. İnanılmaz şeker bir hayvandı. Büyükçe bir kutu içinde beslemeye başladık, ama biraz büyüyüp koliye sığmadığında evde dolaşmaya başladı. Bunun neticesinde, kızımın bir gün onu odasına alıp evcilik oynadığının ertesi günü (herhalde fazlaca sıkıştırıp sevmiş garibanı...) maalesef havyancağızı kaybettik... Kızıma da, "Annesi gelip aldı, çok özlemiş Paytak'ı." dedik... Çok üzülse de kabullendi, tabii. Daha sonraki yıllarda gene balık ve kaplumbağa serüvenlerimiz oldu kısa süreli... Son olarak iki sene önce bir muhabbet kuşu aldık. "Maviş". Çok akıllı, Bir sürü şey öğrendi. Konuşuyor ve çok sevimli. En büyük zevki elimizden bir şeyler yemek. Özellikle şam fıstığına ve ekmek kabuğuna bayılıyor.

Evde kedi ya da köpek besleyemedik hiç, daha doğrusu niyetlenemedik buna maalesef. Çünkü, eşim hayvanları çok sevse de evde bakılmasını istemiyor.

Bu nedenle, geçen yaz sonu sokakta bulduğum sağır, Ankara melezi yavru kediyi sahiplenip işyerimde bakmaya başladım. Yavrunun adını "Pamuk" koydum. Çok yaratıcı olmasa da isim kedimize çok yakıştı. Kızımla eşim de çok sevdiler. Hafta sonları, iş yerime özellikle gidip Pamuk'la zaman geçiriyorlar. Hatta bazı hafta sonları eve alıyoruz. Ama, çok sık yapamıyoruz, çünkü sonra iş yerine zor adapte oluyor. E, ne de olsa işte akşamları yalnız kalıyor Pamuk'cuk.

Bizim Pamuk erkek bir kedi. Çok yaramaz, aşırı çevik ve hızlı. Bir de ısırma huyu var. Kızdırılırsa ya da bazen hiç sebepsiz ısırıveriyor insanın ellerini. Fazla ellenmekten hoşlanmıyor. Laubalilik sevmiyor. Hele yalnızlıktan nefret ediyor, illaki çevresinde birileri olacak. Kablolarla oynamak, sinek kovalamak, masa üstündeki eşyaları yere atmak en büyük eğlenceleri... Duymadığı için korkusu da yok. Geçenlerde dolabımın üzerinde duran bir şişe şarabı üzerine sıçrayıp yere düşürdü, aynı anda kendisi de dolaptan aşağı düştüğü için şişe burnunun dibinde patladı. Tüm vücudu şaraba ve cama bulandı, ama bizimki hiç bir şey olmamış gibi sakin, yalanıp durdu... Hafif sarhoş bile oldu diyebilirim:-)

Bizim oğlan, henüz yedi aylık olmasına rağmen maalesef uyandı. Halbuki hiç başka kedilerle karşılaşmamıştı. Korkunç kokular yaymaya başlayınca çaresiz veterinerin yolunu tutup ameliyat ettirmek zorunda kaldık. Bayağı narkozlu filan ameliyat oldu. Bir saat kadar baygın yattı. Sonrasında da kendine gelmesi akşamı buldu. Şimdi evde, mikrop kapmasın diye... Yoğun bakımda yani! Sevgiyle sarmalanmış durumda. Çok mahsundu ilk gün, sürekli yaralarını yalayıp durdu, çok üzdü hepimizi. Ağrısı vardı herhalde... İşin ilginç tarafı bizim deli kedimiz evde bir melek oluyor. Nasıl uslu, nasıl efendi. Adeta, "ben ev kedisiyim, beni işe götürme" diyor bana!  Kısa süreli konaklamalarda sorun yok, eşim de çok sevdiği için sorun olmuyor, ama misafirlik çok uzarsa iş zorlaşıyor. Bir de tabii evde büyümediği için ve duymadığı için durdan, oturdan hiç anlamıyor. Habire mutfak tezgahlarının filan tepesinde dolaşıyor. Benim de buna hiç tahammülüm yok işte. Ev o varken evlikten çıkıyor, kırılacak eşyalar toparlanıp dolap içlerine kalkıyor filan. Zor yani. Bu arada Maviş'i de; Pamuk eve gelince tecrit etmek zorunda kalıyoruz. Çünkü, Pamuk'un ağzının suları akıyor Maviş'i görünce. Maviş de kafesinde deliye dönüyor. Pek yıldızları barışmadı ikisinin anlayacağınız...

Neyse, şimdi nekahat döneminde Pamuk. Hızlıca iyileşiyor. Yavaş yavaş eski hareketliliğine kavuştu. Oysa ameliyat sonrası sakinleşecek, uslu kedi olacak beklentimiz var. Bakalım göreceğiz.

Sevgiyle....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder