30 Nisan 2013 Salı

ÇÖPÇÜ ÇÖPÇÜ HUUUU!!!

Daha önce bahsettiğim üzere, ev taşıyorum.  15 yılın birikiminin üzerinden geçiyorum. Allah'ım neler saklamışım, neleri kıyamayıp kenarda tutmuşum!!!

Bir dolap dolusu yemek dergisi attım dün akşam mesela. Ama, şöyle düşünün 1996'dan kalan dergiler var. Yani aslında tam bir arşiv yapmışım. Yemek benim özel zevkim, yemek fotoğrafları da ilgi alanıma girince, maksat sanırım tarifleri uygulamaktan çok dergilere bakmaya dönmüş. Kimi vardır moda dergisi takip eder, kimi teknoloji, ben de yemek dergisi.... Neyse; gene de toptan atmaya kıyamadım, hepsini tek tek elden geçirip özel tarifleri yırtıp dosyaladım.

Gene bunun gibi, bir çekmece dolusu incik boncuk çıktı ortalığa hiç takmadığım. Almışım da almışım... Öyle çok süslü bir kadın da değilim ama, herhalde özenmişim bir yerlerden. Neler var ama görmeniz lazım, ahşap takılar, camdan kolyeler, doğal taşlı kolyeler, bileklikler.... Kıyamam diyordum ama onları da bir poşete doldurup attım nihayet.

Sonra sıra ayakkabı dolabıma geldi. Resmen bir servet yatırmışım ayakkabıya. Kadın mıyız, kadınız! İnce topuğu, sivri burunu, botu, çizmesi, mantar topuklusu, bantlısı, terliği, parmak arası.....Ne kadar çok ayakkabımın olduğuna inanamadım. Bir çoğunu da unutmuşum. Yıllardır bir köşede kalıp modası geçen, ya da ayağıma küçülenler (doğumdan sonra ayakkabı numaram yarım numara büyüdü de...) bile var. Onları da ayırdım. Hiç giymeyeceğimi düşündüğüm ama iyi durumda olanları ihtiyaç sahiplerine verilmek üzere muhtara götürdüm. Onlar, doğru birilerini bulup verirler. Böyle şeyler atılmaz, yerini buldurmak lazım...

Sırada mutfak dolapları var. Orada da koleksiyon yapmaya doğru meyletmişim. Bir evde neden 28 tane rakı kadehi olur ki??? Ya da beş takım kahve fincanı? 9 tane aynı ebatta dikdörtgen borcam?  Bir kısmı hediye gelmiştir mutlaka da; yani kıyamamışım verememişim, hepsini evde tutmuşum. Sonra da eve sığamadık tabii... Bayağı bir çöp ev olma potansiyeli varmış bizim evin. Evdeki dolapları kaplayacağına bu çöpler, torbalara konup kapının önünde yerini aldı. Sitedeki çöp toplayan adamlar eminim ki, şaşırıyordur, her gün bizim kapıdan topladıkları çöp torbalarını gördükçe... Ata ata bitiremedim bu ara, öyle bir coçmuş durumdayım:-) Sırada giysi dolapları var, çok heyecanlıyım! Bakalım unutulan, yıllardır giyilmeyen neler bulup çıkaracağım...

Bu işleri önceden yapıyorum ki, yeni eve hiç ıvır zıvır gitmesin. Şöööyle bir ferahlayalım. Dolaplar rahatlasın, yeni alınacak ıvır zıvıra yer açılsın. (Gördüğünüz gibi bir yandan atılacakları ayırırken, bir yandan da hala yeni bir şeyler alma hesapları yapıyorum!) Aslında bir nevi bahar temizliği oluyor. İyi oluyor, yenileniyoruz, temizleniyoruz. Tabii bunu yapmak için 15 yıl beklememek lazım. Aynı evde otururken neden yapılamadığını anlayamıyorum. Benimki atamama hastalığı sanırım. Muhtemelen annemden yadigar. Çocukluğumda annemin biriktirdiği yoğurt kaplarının izleri bunlar!

Yeni başlangıçlar insanı heyecanlandırıyor, mutlu ediyor. Hele de böyle bir temizliğin ardından olursa bir de ferahlatıyor ki, sormayın valla! 

Sevgiyle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder