5 Mart 2013 Salı

GÜNEŞ PARLAYINCA...

İstanbul'a bahar geldi mi, ne dersiniz?

Sanırım geldi. Güneş aylar sonra ışıl ışıl. Hava serin ama gökyüzü gene uzun zaman sonra masmavi göz alıyor.

Şimdi İzmir'de olsam işten biraz erken çıkar, Alsancak'a gider. Bir kafeye otururdum. Oradan birkaç arkadaşımı arar, "çay içeceğiz, hemen gelin" derdim. Güzel havanın keyfiyle çayları içer muhabbet ederdik...

Ama hayat böyle lüks değil malesef herkes için. Ben şimdi işyerimden çıksam, en yakın gidebileceğim yer Bağdat Caddesi. O da yaklaşık yarım saat sürer. Birilerini arasam, herkes bu saatten sonra üşenir. Kimse kalkıp gelemez, zaten programları önceden ayarlanmıştır. Dolayısıyla, ağzımın suları aka aka camdan dışarıdaki güzel havaya bakıp iç geçiririm.

İstanbul'da buluşmak, program yapmak öyle spontane gelişebilecek bir şey değil. Mutlaka 2-3 gün önceden ayarlamanız lazım. Zaten herkese denk gün saptamak ayrı zorluk. Trafikti, kadın ayarlamaktı, çocuğun dersiydi, kocanın yemeğiydi... Genelde iyi niyetle başlanan program çabaları malesef yarım kalıyor. Nihayete ermiyor. İş stresi, trafik derdi derken kimse oturduğu yerden kalkamıyor.

İşte aynen bu sebeplerden, ben de bu güzel günde havanın keyfini çıkaramıyorum. Çünkü üşeniyorum, çünkü yarenlik edeceğim arkadaşlarımı kalkıştıramayacağımı biliyorum. Ve vazgeçiyorum! Pencereden bakarak diyet bisküvimi kemiriyorum. Bir de yanında çay olsaydı iyiydi.... Ha bu arada, malesef manzaram da yok. Bol bol çatı görüyorum pencereden bakınca. Ama olsun güneş var ya, hava parlak ya. Buna da şükür!

Sevgiyle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder