13 Mart 2013 Çarşamba

BİR ERGENLE YAŞAMAK - 7

Okula giden çocuğunuz varsa, ya da okula giden çocuğu olan bir yakınınız varsa, annelerin hangi konulara takıntılı olduklarını bilirsiniz.

Okula ilk başladıkları yıllarda, okumayı söktüydü, sökemediydi, ana temadır. Sanki hiç okuyamamış çocuk varmış gibi. Benim eşim benimle bayağı dalga geçmişti o dönemlerde. Ben telaşlandıkça, "Bizim kız tarihe geçecek, okumayı sökemeyen yegane öğrenci sıfatıyla" diye az kafa bulmadı benimle. Her zaman psikologlar der ya, "Çocuğunuzu başka çocuklarla kıyaslamayın" diye. Ama gel de, kıyaslama. Aynı sınıfta bir sürü çocuk, hepsi ayrı telden çalmakta. Öğretmenler de bunu bilerek ya da bilmeyerek alevlendirir üstelik. Neyse, tabii ki kızım okumayı pek ala söktü. Hatta sonraki yıllarda o kadar çok kitap okudu ki, o günleri düşünüp kendime çok kızdım.

Ama şimdi de şu ergenlik dönemi durumları var. Bizim kızın hiç ödevi yok!

Eve geliniyor, yemekti, sohbetti filan, sonra hop başlıyor telefon görüşmeleri...."Yahu siz bütün gün okulda beraber değil miydiniz? Ne var bu kadar uzun konuşacak. Üstelik de beyniniz kavruk kömür gibi olacak saatlerce cep telefonuyla konuşmaktan! Bari kulaklıkla konuş...", türünden söylenmelerle geçen saatlerin ardından, yarım saatte bitiveren ödevler ve i-pad, i-phone, i-pod üçlemesinden biriyle samimiyetin artmasıyla nihayete eren geceler....


Oysa, aynı okulda, başka sınıflarda olan arkadaşlarının annelerinden alınan, çok ödev olduğu bilgilerinin kuşkusuyla beynini yiyen anne pozisyonu içinde olan ben ve benim gibi annelerin varlığı tartışılmaz. Burada seçenekler kısıtlı. En büyük teselli, "Valla çok çalışmasa da notları iyi, demek ki bu çocukta bir cevher var..." düşüncesi. Ya da, farklı öğretmenler farklı ödevler veriyor. (Gerçi bizim kızın öğretmenlerinin hepsi mi ödev vermeyen türden acaba?)


Bu arada, artık okulların da bilgisayar teknolojisiyle donatılmış olmasının verdiği rahatlık mı diyeyim, yoksa rahatsızlık mı? - benim gibi anneler sürekli not kontrolü yapmaktalar. Çocuk ödev yapmadı diye ceza aldı mı? Eksik ödevi var mı? Artık tüm bu bilgilere tek tuşla ulaşmak mümkün. Gün içinde farkında olmadan, bir iki kere okulun sitesine girdiğimi itiraf ediyorum. Bu kızıma güvenmediğimden mi, yoksa içimi rahatlatmak için mi?, bilmem. Ama endişeli bir anneyim sanırım. Yıllardır, kendime endişelenmek için farklı farklı konular yaratmakta da ustayım üstelik.

Geçenlerde kızımın bir okul arkadaşının hastalanması ve uzun zaman hastanede kalması beni çok korkutmuştu oysa. Asla saçma sapan konuları büyütmeyeceğim diye kendime söz vermiştim. Herşeyin başı sağlık demiştim. Ama insan oğlu tabiatı gereği sözlerini çabuk unutuyor. Rutine çabuk dönüyor. Günlük endişeler insanın içini aynen kemirmeye devam ediyor. İş hayatının zorluklarını görmüş, çalışan bir kadın olarak, başarı odaklı olduğumun farkındayım. Hırslıyım, kızımda da aynı hırs olsun istiyorum. Ama O farklı. Başarılı ama, hırslı değil...Endişeli anne olmam, kızımın özgüvenini azaltıyor. Onu her sorgulamamda O'na güvenmediğimi düşünüyor. Bazen O'nu üzüyorum, farkındayım...

Belki de yaşayarak öğrenmesini beklemek gerek. Düşmesini beklemeden önlem almak değil, düştüğünde arkasında olacağımı bilmesini sağlamam gerek... Böylece sorumluluğunu daha fazla üzerine alabilir. Not onun notu, ödev onun ödevi, okul onun okulu... (Okulun 9 senedir parasını veren de anne-baba...) Aslında sorun biraz da bu özel okul kavramından çıkıyor sanırım. Biz senin için bu kadar zorlanıyoruz, sen ciddiye almıyorsun durumu... Ama buradaki tercih bizim tercihimiz, çocuğun o okulda okumakla ilgili herhangi bir tasarrufu olmamıştı ki.

Aslında her yeni "bir ergenle yaşamak" yazısının sonunda, kendimi değiştirmem gerektiğini fark ettiğimi görüyorum. Aslında hala yeni bir şeyler öğrenen benim, kızım varlığıyla beni büyütüp olgunlaştırmaktan başka bir şey yapmıyor. İyi ki var, iyi ki büyüyüp gelişiyor ve beni de beraberinde büyütüyor!!!

Sevgiyle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder