11 Ekim 2013 Cuma

BİR ERGENLE YAŞAMAK - 10 (ÇALIKUŞU)

Çağan Irmak'ı bilirsiniz. Hani o aynı filmin içinde; bazen kahkahalar attıran, bazen nefessiz kalacak kadar ağlatan, çoğunlukla kendinden bir şeyler bulduğun ya da hayalini kurduğun sahneleri yaratan yönetmen... Dedemin İnsanları, Issız Adam, Mustafa Hakkında Herşey, Prensesin Öyküsü...

İşte bu Çağan, benim üniversite sınıf arkadaşım. Gerçek bir yetenek. İyi insan. Senelerdir görmemiş olsam da, candır. O nedenledir ki, Çağan'ın emeği olan hiçbir işi kaçırmamaya çalışırım.

Şimdi ne alaka ergen mevzuu diyeceksiniz, şöyle bağlayayım.
Kızıma bu yaz biraz da zorla, Reşat Nuri'nin Çalıkuşu'nu okutmuştum. Kızım kitap okuyan bir çocuk, ama daha çok İngilizce okuyor. Bir de ah o vampirler yok mu??? Habire bir vampir kitabı, ya da fiction yani hayal ürünü, gerçek dışı hikayeleri olan romanlar okuyor. Bu yaz, lise öncesi bir klasik okusun istemiştim. Benim genç kızlığımda en etkilendiğim klasik Türk romanlarından biri olan Çalıkuşu iyi bir fikir olarak gelmişti. Kızım ilk başta biraz ittire kaktıra olsa da, ortalarına doğru çok severek okudu kitabı. Hatta dizisinin çekildiğini duyunca sabırsızlıkla beklemeye başladı.


Bu arada bir parantez açıp kendimden - yani kendi genç kızlığımdan bahsetmek istiyorum. Ben,14-15 yaşlarımdayken bir "beyaz dizi" furyası çıkmıştı. Her biri bir birinin aynı konularda yazılmış "Aşk Romanları". Hep yakışıklı bir adam, son derece güzel bir kız ve onların imkansızlıklardan doğan büyük aşkı... Aman ne okudum, ne okudum. Çuvallarla kitap. Bazen bir gecede bitirirdim. İşte bu saçma sapan aşk hikayelerini okuyarak bugünkü okuma alışkanlığım yerleşti. Sonra İzmir Amerikan Lisesi'ndeki edebiyat derslerine ek olarak okuduğumuz Türkçe klasikler ve modern romanlar pekiştirdi. İnanılmaz severim kitap okumayı. Çalıkuşu da benim genç kızlığımın en unutulmaz kitaplarından biridir. Biraz da bu nedenle kızımı, Türk edebiyatının klasiklerine Feride ve Kamran'la soktum...

Gelelim tekrar başa, yani Çağan'a. Çalıkuşu dizi olacak, yönetmeni de Çağan dediklerinde çok heyecanlandım. Kızımla beraber ilk bölümü büyük bir heves ve gözyaşlarıyla seyrettik. Çağan ve ekibi gene yapmış yapacağını. Reşat Nuri'nin hikayesine olabildiğince sadık kalarak zenginleştirmişler senaryoyu. Karakterlerle oyuncular inanılmaz bağdaşmış. Dönemin lugatına sadık kalan ama çok da ağdalanmadan kullanılan diyaloglar. Harika kostümler ve mekanlar. Tek eleştirim Feride'nin okulundaki genç kızların konuşmalarını bazen anlayamamak... Kızım heyecanla bekliyor yeni bölümleri. Tabii ben de. En hoşuma giden de Çağan'ın her bölümün bitişine ustaca yerleştirdiği ve bir sonraki bölümü sabırsızca beklemeye neden olan sürpriz sahneler. Adam tam bir yetenek. "Hastasıyız...!"  

 
Çalıkuşu'nu seyretmediyseniz öneririm. Tabii, erkek ergenler için pek uygun olmayabilir. En azından eşim, fazla duygusal ve ağır bulduğu için ilk bölümden sonra izlemeyeceğini söyledi (ergen de değil ama...?) Ama zaten roman da macera romanı değil ki, beklentiyi ona göre belirlemek lazım. Gene de ben Feride'nin Anadolu'ya gideceği bölümlerden çok ümitliyim, Çağan o bölümlerde de sanatını konuşturur, eminim...

Son yıllarda özellikle dizilerle başlayan eski Türk klasik roman uyarlamaları aslında ergenler için bir fırsat. Hatta keşke diziyle beraber hepsine bu romanları okuma zevkini aşılayabilsek, yoksa okudukları abuk sabuk vampir ya da doğa üstü kahramanların hikayeleriyle zaten bir karış havada olan kafaları iyice gerçeklikten uzaklaşıyor...

Şimdiki hedefim, her fırsatta kızama yeni bir Türk klasiği okutmak. İlgisini çekecek, zevk alabileceği farklı farklı konularda o kadar zengin eserlerimiz var ki...

Sevgiyle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder