8 Aralık 2014 Pazartesi

KIRKLI YAŞLAR

Orta yaşa gelip 40'lı yaşları telaffuz etmeye başlayalı bir kaç yıl oldu. 

Bence 40 yaş insan hayatında bir dönüm noktası. O yaşa kadar (eğer şanslıysan) çok fazla üzülüp, sıkılmadan,  hayat gailesi ile zamanın nasıl geçtiğini bile anlayamadan, sallan yuvarlan bir dönem geçiriyorsun. Çocukluk, oyunlar, öğrenim hayatı, arkadaşlıklar, ilk aşklar, ergenlik buhranları, üniversite yılları, gerçek aşklar, kalp kırıkları, iş hayatı, para kazanma, yuva kurma, çocuklar, kariyer,  çocukların hastalıkları, okulları, orta yaş... Öyle bir döngü ki, nasıl olduğunu anlayamadan bir de bakıyorsun ki, yıllar geçmiş, yaşın, eskiden annenin arkadaşlarına "teyze" dediğin yaşa gelmiş.

40 yaş özellikle biz kadınlar için zor bir yaş. Bir sabah kalktığında aynada sana bakan kadının göz altlarındaki torbaları ilk fark ettiğin, kitap okurken kollarını gittikçe daha ileri uzattığın, vücudundaki inanılmaz değişimi görmezden geldiğin, daha sık diyet yapmaya çalışıp, daha fazla başarısız olduğun, tahammül sınırlarının azaldığı, endişelerinin arttığı, sevdiklerini kaybetme korkusunun ise tavan yaptığı, tüm sisteminin değişip, tepe taklak olduğu bir dönem. Üstelikte, tüm bu değişimleri yaşarken kalbin hala 18 ile 20 yaş arasında bir yerde takılıp kalmış oluyor. 

Lise arkadaşlarımla çok sık olamasa da, senede bir kaç kere bir araya geliyoruz. Sohbet hep aynı. Önce hala aynı olduğumuzdan, hiç değişmediğimizden bahsediyoruz. Sonra okul anıları, kahkahalar, dedikodular geliyor. Ancak  son bir kaç yıldır bu sohbetlere farklı konular dahil olmaya başladı, sağlıklı yaşam önerileri, estetik kaygılar, çantalardan çıkan yakın gözlükleri, gelecek kaygıları, hastalık ve malesef ölüm haberleri... Aynı durum çevremde, benim yaşıma yakın tüm arkadaşlarımda böyle. Bu arada hepimizde bir yaşlanma endişesi var, çünkü vücudumuzla kalbimiz aynı hızla eskimiyor. Kendimizi hep daha güzel, hala(!) güzel görmek, hissetmek peşindeyiz. Bunun için spor salonlarında, estetik merkezlerinde, diyetisyenlerde bolca vakit geçirir olduk. Oysa, yavaş yavaş daha önemli şeylerin farkına varmalıyız. Bu yaşlarda sağlığımızın çok daha önemli olduğunu görmeliyiz. Kendimize dikkat etmeliyiz. Yahu Monica Belluci bile 50 yaşına geldi ve hala bu kadar güzel ve sağlıklıysa, biz niye olmayalım, değil mi??? (Örnek biraz iddialı mı oldu, ne?) 


Daha dün yaşıtım iki arkadaşımın hastalık haberlerini aldım. Çok üzüldüm, her ikisinin de çocukları var ve daha önlerinde uzun bir yol var. Umarım ikisi de atlatacak, çünkü ikisi de güçlü kadınlar. Malesef kanser belası artık neredeyse her eve giriyor ve her hayatı etkiliyor. Bu nedenle bir kez daha rutin kontrolleri aksatmamanın ne kadar önemli olduğunu hatırlamak lazım. Böyle haberler alınca günlük sıkıntıların, üzüntülerin ne kadar boş olduğunu da fark ediyor insan, ama ne kadar boş vereceğim dese de mümkün değil, hayat devam ediyor ve rutine dönülüyor. 

2015 için büyük kararlarım, büyük beklentilerim yok. En çok sağlık diliyorum. Hem kendime, hem de çevremdeki tüm sevdiklerime. 40'lı yaşları keyifle, en az hasarla kapatıp, 50'leri, 60'ları, 70'leri.... görmek, sağlıkla her yaşı yaşamak istiyorum. Yakın gözlüklerimle mutluyum, aldığım kilolarla barıştım (daha fazla almamak şartıyla), hatta kızımın arkadaşları "teyze" deyince bile artık içim fazla burkulmuyor. Güzel ve sağlıklı yaşlanmak istiyorum. Arkamdan, "Ne hoş bir hanım, ne kadar bakımlı" densin. Yani fazla bir şey istemiyorum. 

Sevgiyle...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder