4 Mart 2015 Çarşamba

HAVAALANI GÜVENLİK GEÇİŞİNDEKİ ÇİFTE STANDART

Oldukça sık seyahat eden biriyim. Hem ailecek çok seyahat ediyoruz, hem de işim gereği sık sık İzmir İstanbul arası uçuyorum.
Dolayısıyla havaalanı deneyimim çok fazla.
Son yıllarda, önce gözlemlediğim, sonra sinir olmaya başlayıp tepki gösterdiğim bir olay var.
Havaalanı güvenlik kontrollerinde uygulanan çifte standart!

Eminim benim gibi pek çok kişinin dikkatini çekiyordur. Havaalanı güvenlik kontrollerinden geçerken, bir memur mutlaka bağırır: "Üzerinizde, bozuk para, anahtar, telefon, kemer, mont kalmasınnn!" Siz de şartlanmış bir şekilde üzerinizdeki montu ve diğer metal eşyaları çıkartıp kutulara koyar, x-ray cihazından öyle geçersiniz. Hatta ayağınızda bot ya da çizme varsa, bazen onları bile çıkartıp, çorap üzeri galoş giyerek geçmek durumunda kalabilirsiniz.
 Bu artık hepimizde otomatik bir hareket haline geldi.

Ben de senelerce bunu yaptım. Sonra yavaş yavaş, dikkatimi kapalı kadınlar çekmeye başladı. Onların uzun mantoları ve başörtüleri ile güvenlik kontrolünden geçtiklerini, eğer cihaz alarm verirse güvenlik elemanlarının ellerindeki tarama cihazı ile tarandıklarını gördüm. Bir süre bu durumu gözlemleyerek, uygulamadan emin oldum. Sonra yavaş yavaş gene montumu çıkarıp geçiş yaptıktan sonra, görevlilere bu uygulamanın neden kapalı ve açık kadınlar için farklı yapıldığını sormaya başladım. Aldığım cevap hep aynıydı: "Kapalı bayanlara üstlerini çıkarttırmamız kanunen yasak, genellikle içleri müsait olmuyor, ama gerekli görülürse kapalı bölmelere alıp üzerlerini kontrol edebiliyoruz."

Ben böyle bir duruma hiç şahit olmadım, belki uygulanıyordur, bilemiyorum.
Gene de gördüğüm bu uygulamanın tamamen bir çifte standart olduğunu düşünüyorum. Ve tepkim her geçen gün büyüyerek arttı.
Son bir yıldır; her güvenlik noktası geçişimde,  bunu önce görevlilere, sonra onların amirlerine açıkça dile getiriyorum. Bıkmadan, usanmadan, sıkılmadan, bu konudan duyduğum rahatsızlığı ve uygulamanın haksızlığını anlatmaya çalışıyorum. İnanın bana her seferinde söylüyorum. Görevliler genellikle suratıma boş boş, anlamsızca bakmakla yetiniyorlar. Bazıları bana haksız olduğumu anlatmaya çalışıyor. Bunca zamandır sadece bir, iki tanesi "Haklısınız, ama bizim aldığımız emir böyle" deme cesaretini gösterdi.


En son geçen hafta İzmir'den İstanbul'a dönerken, güvenlik geçişinde montumu çıkartmadım. Kadın güvenlik görevlisi, "Montunu çıkart" diye, gayet kaba bir dille beni uyardı. Ben de, "Çıkartmayacağım" dedim. Hayret ve aşağılamayla yüzüme baktığını görünce, (konuya da çok hakimim ya) "Benden önceki kapalı bayan çıkartmadığına göre, bende çıkartmayacağım, eğer x-ray'de sinyal verirsem, o zaman çıkartırım" dedim. Görevli, "Kapalı olan bayanların içleri müsait değil, o yüzden çıkartmıyorlar." deyince, ben de "Benim de içim müsait değil" deyip montumla geçiş yaptım.

Bundan sonra da, bir daha asla bu uyarılara kulak asmayacağım. Sonuçta kanuna aykırı bir harekette bulunduğumu düşünmüyorum. Eğer x-ray cihazı sinyal verirse zaten çıkarırım, ama bu çifte standardı kabul etmeyeceğim. Tepkimi her seferinde dile getirmeye devam edeceğim.

Umarım bunu tepkimi anlattığım, ya da bu yazımı okuyan herkes de aynı tepkiyi verir. Metal eşyaların kutulara konmasını anlıyorum. Ancak montların çıkartılmasını anlamıyorum ya da eğer çıkartılması mecburi ise o zaman herkes çıkartmalı.

Sevgiyle...

1 yorum:

  1. Ben de bundan sonra çıkartmayacağım. :)
    Hiç dikkat etmemiştim.

    YanıtlaSil