19 Şubat 2015 Perşembe

PORTAKALLI KURABİYE - BABAANNEMDEN HATIRA

Babaannem dünya güzeli bir Rumeli hanımefendisiydi. Güldüğünde sürprizli bir şekilde ortaya çıkıveren tek yanağındaki gamzesiyle, her sabah uyanır uyanmaz sardığı bigudili saçlarıyla, mutfağından yayılan mis gibi kokularla hep özlemimde.
Bütün çocukluğum aile apartmanında amcalar, halalar, yengeler, kuzenlerle geçti. Canım Babaannem o apartmanda birinci katta otururdu.  Gülen yüzüyle evinin penceresinde oturup, gelip geçeni seyretmek en büyük keyfiydi. Bir de menekşeleri... Asla dokundurtmadığı, her sabah okşayıp, sohbet ederek sevdiği ve gözü gibi baktığı mor menekşeleri...
En azından çoğu torununun evlenip yuva kurduğunu, hatta torunlarının çocuklarını gördüğü, dedem hayatta olduğu sürece çok sevildiğini ve kıymeti bilindiğini düşündüğüm için, mutlu bir hayatı olduğu düşünürüm Babaannemin. Çocukluğumun en güzel izlerinden biridir. 

Babaannemin mutfağından yükselen en müthiş kokulardan biri sık sık yaptığı portakallı kurabiyenin kokusuydu.  Bir üst kattaki evimize çıkarken, kapılardan taşardı bu müthiş kurabiyenin kokusu.

Kar İstanbul'u kaplayıp, iki gündür evde kapalı kalınca ve evdeki malzemelere göz atıp, bol bol portakal olduğunu görünce, Babaannemin kurabiyesi aklıma geldi. Çok basit ama bir o kadar da leziz kurabiyeleri yapmak için işe koyuldum. 

Önce malzemeler: 
3 adet portakal
7-8 kaşık toz şeker
2 yumurtanın sarısı
1 çay bardağı zeytinyağ
1 paket margarin
1 paket kabartma tozu
Un


Yapılışı: 
Önce portakalların kabuklarını rendeliyoruz. Karıştırma kabında rendelenmiş kabukları 1 kaşık toz şekerle karıştırıyoruz.
Portakalların suyunu sıkıyoruz ve karıştırma kabına ekliyoruz. Sonra sırasıyla zeytinyağı, yumurta sarılarını, 6 kaşık toz şekeri, oda sıcaklığındaki margarini, unu ve kabartma tozunu ekleyip, yoğurarak kulak memesi kıvamında bir hamur elde ediyoruz. ( Bu hamur o kadar lezzetli oluyor ki, tadına bakma bahanesiyle azıcık çiğ bile yiyorum😄 valla)

Sonra yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine, ceviz büyüklüğünde yuvarladığımız ve toz şekere batırdığımız kurabiye hamurlarını biraz aralıklı olacak şekilde diziyoruz.


Önceden ısıtılmış 175 derece fırında yaklaşık 30 dakika, üzeri hafif kızarana kadar pişiriyoruz.


Mis kokulu portakallı kurabiyelerimi, gene mis kokulu, içine kakule kattığım ve güzelce demlediğim çayımın yanında, dışarıda yağan karı seyrederek yiyeceğim.

Oldukça moral bozucu ve sıkıntılı bir gündeme sahip şu günlerde, böyle mutfakta, fırın başında, hiç bir şey düşünmeden oyalanmak bana iyi geliyor. Eski güzel günleri, çocukluğumuzu hatırlamak; sokaklarda yaşanan şiddeti, politikadaki kaos ortamını, birkaç saatliğine unutabilmek gerçekten önemli. Aksi takdirde, akıl ve ruh sağlığımızı kaybedebiliriz. 
#özgecanaslan'ın, o güzel bakışlı genç kızın uğradığı şiddetin detayları vicdanı olan herkesi çok yaraladı. Genç bir kız annesi olarak kızımın güvenliğinden çok endişeliyim. Karşısına kimler çıkacak, nasıl insanlarla arkadaşlık edecek, nasıl ortamlara girecek...

Artık bu ülkenin gerçekten işini ciddiye alan, ülkesine ve insanlarına değer veren gerçek politikacılara ihtiyacı var. Bu yaşanan dehşete, şiddete bir son verilmesi gerekiyor. Daha fazla canlar yitip gitmeden....

Sevgiyle...

2 yorum:

  1. Didem'cigim, ben kurabiyeyi biraz yumusak severim. Zeytinyagi yerine cicek yagi koysam olur mu? Tadi degistirir mi? Bu vesile ile, babaannen ve babana Allah'tan rahmet diliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zeytinyağ yerine çiçek yağ tabii ki olabilir. Tadı kesinlikle değişmez. Daha yumuşak olur mu bilemiyorum, denemek lazım. Bu arada çok teşekkür ederim.

      Sil