16 Ekim 2014 Perşembe

KARARSIZLIK KABUSU

Uzun zamandır "Ergen Annesi" yazılarına ara vermiştim. Yazacak çok şey var da, işte kızımı ha bire ortaya konu edip, fazla rencide etmek istemiyordum. Ancak, bazen kendi kendime içinden çıkamadığım ve patlayacak kadar dolduğumda, yazmak benim için en iyi ifade şekli olabiliyor.

Artık evde 15 yaşında bir ergenle yaşıyoruz. Zor mu, evet kesinlikle! Aşırı duygusallık, laflarınıza göz devirmeler, hafif çaplı sinir patlamaları, kapı çarpmaları, aşırı hızlı konuşma, odalara kapanma... Son bir yıl içinde evimizde konuşulan en önemli mevzular, sivilce tedavisi, saç bakımı, selfie, arkadaşlar, hafta sonu programları, telefon, telefon, telefon.... Artık ödev, ders, okul... gibi lüzumsuz kelime israfımız bitti. Ne hoş! Oysa okul, MEB ve aile üçlemesi olarak bizler; üniversite, hazırlanma filan gibi boş ve sebepsiz beklentiler içindeyiz. Erken diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Zaman öyle hızlı geçiyor ve öncelikle bir karar verme süreci var ki, işin asıl o aşaması zor. Tabii, bu benim ergen için geçerli bir durum. Genele yaymam mümkün değil.

Bazı gençler var ki, ne okumak istediğine, nerede okumak istediğine dair gayet ciddi kararlar alıp bu doğrultuda ilerleyebiliyor. Bunun için hangi yolu izleyeceğine, hangi kurslara gitmesi gerektiğine, hangi sosyal aktiviteleri yapması gerektiğine şimdiden karar verebiliyor. Bunlar kolay olanlar ergenler. Ebeveyn için burada imkanları dahilinde çocuğun önünü açmak ve ona hedefe ulaşmasında yardımcı olmak kısmı kalıyor. Bazısı da benim kızım gibi, o kadar kararsız ki, her bir söylenenden, her duyduğundan, her arkadaşının fikrinden etkilenip gün be gün karar değiştiriyor. İşte bununla uğraşmak çok zor. Üstelik, benim kızımın kararsızlığı her konuda tavan yapmış durumda.

Yeni yaşadığımız bir örneği paylaşarak durumu açıklamaya çalışayım.
Kızım 6 sene piyano çaldıktan sonra, 8. sınıfta yani 12 yaşında ben artık istemiyorum deyip (son derece kararlı olarak), piyanoyu bıraktı. O kadar ki, evdeki piyanoyu bile görmek, odasında tutmak istemeyip, yazlığa yollattı. O dönem, zorla olacak iş değil deyip destek verdim. Sonra bu sene tekrar bir müzik aleti çalmak istedi ve  gitar dersi almak istediğini söyledi. Evimize yakın diye Tan Sağtürk Akademiye gittiğimizde, kızım Piyano geçmişinden bahsedince, onca emeği yakmaması gerektiği yönünde yöneticilerin ikna etmesiyle piyanoya devam kararı alarak çıktı. Eve geldiğimizde, "emin misin kızım" diye sorma gereği duydum."Evet, sıfırdan başlayacağıma devam edeyim, daha iyi olur" dedi. Süper, doğru karar! Aradan iki gün geçti, piyano hocasıyla tanışmaya gittik, hoca, "iki yıl ara vermişsin, sıfırdan başlamak gibi olacak, ama sonra hatırlarsın" diye bir cümle kullanmış. Bunun üzerine, eve geldiğimizde, "ben sıfırdan başlayacaksam o zaman gitara başlayayım" diye karar değiştirdi. Emin misin, diye sordum tabii tekrar. Cevap "evet, kesinlikle". Birkaç gün sonra tekrar görüşmeye gittik ve ben son durumu açıkladım. Akademi yöneticisi, hocanın programını ayarladığını ama değiştirebileceğini söylediğinde, Kızımın, "Ama ben daha tam karar vermedim ki.." cevabıyla delirecek raddeye geldiğimi itiraf etmeliyim. Yani hem kendini hem beni düşürdüğü durum inanılmaz. Sanki oyun oynuyoruz. Çok mahcup hissediyorum, ama Allah'tan hep bu yaş grubu ile çalıştıklarından alışkın görünüyorlar. Sonuç: Henüz net bir karar yok, pazartesi piyano dersine gidip bir deneyecek, hoşuna gitmezse, gitara başlayacak...

İşte böyle, son zamanlarda her konuda aynı durum söz konusu. Ne giyilecek, saç nasıl yapılacak, hangi film seyredilecek, ne yenilecek???? Sürekli bir karar değiştirme, karar verememe hali. Daha da fenası sürekli bana da fikir soruyor, ama bir fikir söylediğimde de ya beğenmiyor, ya da tam tersini yapıyor. E, be çocuğum, sorma o zaman!

Bu durumla nasıl baş edebileceğimi, onu nasıl yönlendirmem gerektiğini de doğrusu çözemiyorum. Genellikle kendi kararını alsın diye fikir belirtmemeye çalışıyorum, ama bazen o kadar çaresiz kalmış gibi hissettiriyor ki... Nadiren de olsa, onun adına karar almak, ya da yönlendirmek zorunda kalabiliyorum. O zaman da istemediği bir sonuçla karşılaştığında benim yüzümden olduğu şeklinde eleştirebiliyor. Bayağı bir kısır döngü.

Kızımın minik bir lokum parçası olduğu, tek derdimizin sık tekrarlanan kulak enfeksiyonları ve yemek yememesi olduğu günleri öyle çok özlüyorum ki...
Gene de her zaman Allah onu bize bağışlasın, hep iyi, mutlu ve sağlıklı günlerini görelim diye dua ediyorum.

Sevgiyle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder