16 Eylül 2014 Salı

EĞİTİM ŞART ama nasıl?

Okullar resmi olarak dün açıldı. Vatana millete hayırlı olsun.

Sosyal medyada, çocuğu ilk kez bu yıl okula başlayan arkadaşlarımın heyecan ve mutluluğuna imrenerek bakıyorum.
Umarım onların çocuklarının okul hayatları çok daha düzenli, sorunsuz ve sistemli olur.

Benim kızım bu yıl onuncu sınıfa başladı. Onuncu sınıf, yani bizim anladığımız dilde, lise iki oldu. Kızımın okulu açılalı iki buçuk hafta oluyor bu arada. Özel bir okulda okuduğu için ara tatiller nedeniyle her zaman okulumuz herkesten erken açılır ve geç kapanır. Yani benim kızım çoktan ödev yapmaya, derslerine çalışmaya hatta küçük sınavlar olmaya başladı bile.

On yıllık bir veli olarak, pek çok farklı Milli Eğitim Bakanı ve onların sürekli değişen sistemlerine tanık oldum. Bir kısmı teğet geçerken, bir kısmından benim kızım da etkilendi. Okula başlama yaşı 5'e kadar düştü, ertesi yıl olmadı tekar 6'ya yükseldi. Ana sınıfı zorunlu hale geldi. Lise üç seneden dört seneye çıktı. İlköğretim 8 yılken, 4+4+4 diye bir düzenleme yapıldı. İlköğretim okulları hiç bir ön hazırlık yapılmadan ilkokul, ortaokul diye bölündü. Öyle ki, tek bina içinde paravanlar çekilip düzenlemeler yapıldı. Lisede branşlaşma onuncu sınıftan on birinci sınıfa kaydırıldı. Sınav düzenleri her yıl değişti. SBS, LGS, Teog... Ben artık hangisi uygulanıyor, bu kısaltmalar ne anlama geliyor takip edemez oldum. Üstelik yapılan sınavlar hep hatalı, hep hileli... Çalınan sorular, kaybolan cevap anahtarları, açıklanmayan sınav soruları...

Yanlış yerleştirmeler, itirazlar, mahkemeler... Öyle garip bir düzen içindeyiz ki; hem milli eğitim, hem de okul yönetimleri en ufak sorunda velileri mahkemeye gitmeye yönlendiriyor. Sistem o kadar havada ki; kendi çözümlerini üretemiyor, veliler mahkeme kapılarında çare arıyor... Yazık ki, her değişen sistemde olan çocuklara oluyor. Daha bir önceki sistem anlaşılamadan, daha da karmaşık bir yeni sistem yürütmeye konuyor, üstelik onu da anlayan yok. Okul yönetimleri şaşkın, öğretmenler endişeli, veliler telaşlı, öğrenciler korkmuş...

Üzerine bir de haberlerden takip ettiğim imam hatip konusu var. İmam Hatip'lerin nasıl bir eğitim verdiği benim açımdan bir bilinmez. Keşke bu kadar yaygınlaştırılmaya çalışılan bu okulların eğitim açılımlarını bilebilseydik. Yani meslek liselerini az çok biliyoruz. Üniversite öncesi, belli bazı mesleklerin edindirilmesi gibi bir uygulama var. Ki, dünyanın pek çok ülkesinde bu model zaten kabul edilmiş ve uygulanmakta. Sonuçta her meslek kolu için üniversite mezunu olmak gerekmiyor. Almanya eğitim sistemi bunu çok uzun zamandır uygulayan bir model. Son derece de başarılı. İmam Hatip'lerin de ne amaçla bu kadar yaygınlaştırılmaya çalışıldığını doğrusu ben çok merak ediyorum. Eğer amaç din adamı yetiştirmekse, bu kadar büyük bir hatip ya da imam açığımız mı var? Müslüman ailelerin çocuklarına evlerinde verdikleri dini eğitim çok mu eksik, o nedenle mi bir okul tarafından yeni nesli dine yakın yetiştirebilmek için okullarda eğitim vermek gerekiyor? Gerçekten bu konuda aydınlatılmak, işin doğrusunu öğrenmek istiyorum.

"Ben yaptım, oldu" anlayışı, maalesef ülkemizde uzun zamandır hakim ancak, bu dayatmalar sadece toplumun bir kısmını gelecek endişesi yüksek ve kaygılı bir hale getirmekten öteye geçemiyor. Üstelik direkt tepki yaratıyor. Oysa İmam Hatiplerin bu kadar arttırılması ile yapılmak istenen sistemsel değişikliğin eğer bir açıklaması, bir mantığı varsa bu bilgi paylaşılmalı, toplum aydınlatılmalı. Böylece ön yargılar kırılmaya, endişeler giderilmeye çalışılmalı...

Sistemle ilgili bir soru sorduğunuzda, yılların eğitimcilerinin, okul yöneticilerinin bile çaresiz ve ne yapacağını bilemez bir halde olduğunu görmek insanın çocuğunun geleceğine endişe ile bakmasına neden oluyor.

Bizim üniversiteye hazırlanmak için önümüzde sadece üç yılımız kaldı. Ancak, şu anda tüm velilerde ve eğitmenlerde sınavların değişeceği, üniversiteye girişin daha farklı bir yolla olacağı beklentisi hakim. Ancak ne olacağını kimse bilmiyor. Buyurun, yeni bir bilinmezlik. Hali vakti yerinde aileler çocuklarını yurt dışında okutabilmenin derdine düşmüş. Hiç kimse yarın sistem nasıl değişecek bilmediğinden, pek çok insan çocuklarına bir yurt dışı üniversitenin kapısını aralamaya çalışıyor. Bunun için inanılmaz yatırımlar yapıyor. Çocuklar kararsız, çocuklar bilinçsiz. Ailelerin elinde top gibi oradan oraya, sistemin değişimine göre her yıl farklı bir yöne savruluyor...

Tüm bu yazdıklarım sızlanma olarak algılanmamalı. Bunlar artık eskimeye başlamış bir velinin durum tespitleridir.


 Yeni eğitim ve öğretim yılının, ülkemiz ve tüm evlatlarımız için hayırlı olması en büyük dileğimdir. Sonuçta, biliyoruz ki; "EĞİTİM ŞART!!!"

Sevgiyle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder