4 Ağustos 2014 Pazartesi

BAHÇEDEN, PAZARDAN, EGE'DEN...

Bayılıyorum ben bu yaz mevsimine. Yani tabii sıcağına, nemine değil. Rengarenk meyvelere, kütür kütür kabaklara, içi sakız gibi bembeyaz patlıcanlara, şeker tadında fasulyelere, püsküllü mısırlara, incecik çıtır börülcelere, otların bolluğuna, domateslerin kokusuna,... Ve daha bir sürü şeye bayılıyorum. Habire yemek yapasım var. Bu arada hazır bu bolluğu ve tazeliği bulmuşken yavaş yavaş kış hazırlıklarını yapmaya da başladım.

Ayvalık'ın Perşembe pazarı meşhurdur. Tam şehrin merkezinde kurulur. Gerçek Ayvalıklılar şehir kalabalık oluyor, trafik mahvoluyor filan diye hiç hoşlanmasalar da; komşular taa karşıdan Midilli'den bile kalkıp geliyor. Şehir renkleniyor, canlanıyor. Sabah erkenden gitmek en doğru çözüm benim için ve de belediye otobüsüyle. Böylece otopark derdi de olmuyor. 

Neyse, geçen haftaki pazarda bizim aile için bir servet değerinde olan "muhliye" buldum. Muhliye bir ot. Görüntüsü çalı gibi. Yaprakları iri nane yapraklarına benziyor.


Kocaman çalı demetleri halinde satılıyor ve sadece Temmuz ve biraz da Ağustos'ta bulunuyor. Benim kayınvalidemden öğrendiğim bir ot. Yani bizim tarafta bilinmez. Bana söylenene göre Giritlilerin mübadele zamanı getirip yetiştirdiği bir otmuş. Bir kere Mısır'da bir evde çorbasını ikram etmişlerdi, bir de orada gördüm. Sonra Kıbrıs'ta da olduğunu öğrendim. Harika etli yemeği oluyor. Sadece yaprakları ayıklanıp kullanılıyor. Çok kısa bir zaman olduğu için, kışlık hazırlayıp donduruyorum. Sene içinde birkaç kez yemeğini yapıyorum. Eşimin beni en çok sevdiği zamanlar evde muhliye piştiği günler 😄.  Kışlık hazırlarken tek tek ayıklanan yaprakları buzdolabı poşetlerine dolduruyorum. Üzerlerine kabuğunu soyup doğradığım iki mis kokulu domatesi koyuyorum. Yarım limonun suyunu ilave edip poşeti sıkı sıkı kapatıyorum. 


Ayıklamak oldukça zahmetli ama inanın değiyor.  

Daha kışlık domates, barbunya fasulye ve bamya hazırlayacağım. Ama onları İstanbul'da da bulabildiğim için artık dönünce Çengelköy pazarından alıp yaparım. Yaz günü donmuş sebzeleri çözdürmeden Ayvalık'tan İstanbul'a taşımak oldukça zahmetli. 

Bu arada sanırım domates bağımlısı oldum. Eve iki günde bir, ikişer kilo domates alındığına bakılırsa ve benim ellerimin sürekli domates koktuğu düşünülünce dbtm'ne (domat bağımlılığı tedavi merkezi) yatmam gerekebilir. Bayılıyorum kokusuna, rengine, tadına... Bütün kış yiyemediğim taze ve hormonsuz domateslerin acısını çıkarıyorum. 

Size de tavsiyem fırsat buldukça yaz aylarında semt pazarlarını gezin, inanın bana terapi görmüş gibi mutlu olacaksınız.

Sevgiyle...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder