10 Aralık 2018 Pazartesi

UZUN BİR ARADAN SONRA...

Sanırım son postumdan bu yana iki yılı aşkın bir zaman geçmiş. Hayatımda çok fazla değişikliğin olduğu koca koca yıllar...
Son yazdığım yazıda evdeki 17 yaşındaki ergenden şikayet eden, çalışan bir anneymişim.
Şu anda ise o şikayet ettiğim ergenin hasretiyle kavrulan, emekli, hobi peşinde koşturan ve ikinci üniversite okuyan bir ev hanımıyım.............
Çok acayip değil mi?
Vallahi acayip.
Öncelikle kendimden bahsedeyim.
Amaan hayata bir daha mı geleceğim diye coşup, işten eli ayağı çekip, hobilerime zaman ayırmayı tercih ettim.
Pişman mıyım? (Bazen)
Geri dönmek ister miyim? (Asla)
Özlüyor muyum? (Şüphesiz)
Huzurlu muyum? (Hem de nasıl...)
Yani karman çorman duygular içinde olsam da; İstanbul gibi deli bir metropolde her sabah işe gitme zorunluluğu hissetmeden yataktan kalkmak bir mutluluk. İşimi özlemem yadsınamaz bir gerçek çünkü; daha bebecikken babamın yanında gittiğim imalathanede beyin hücrelerime işlenmiş şarap kokusundan uzak kalmak çok zor. Ama hayatın insanlara neler yaşatacağı, kimlerle karşılaşacağı, ne olaylarla karşılaşacağı asla tahmin edilemez, öngörülemez. Koşullar bazen tercihlerinizin önüne geçebiliyor. Mühim olan kabullenmek ve öncesiyle sonrasıyla hayatın getirdiklerine ya da getireceklerine sahip çıkmak.
Ben de öyle yapıyorum. Hayatıma şükrederek, önüme bakıyorum.
Kendimi keşfediyorum.
Beni mutlu eden, bana en çok keyif veren "yaratıcı" tarafımı anlamaya çalışıyorum.

Öncelikle daha önce bu sayfada paylaşmaya başladığım yemek tariflerim için instagram ve facebookta @egeli_mutfagim ismiyle bir sayfa açtım.
Öncelikli amacım, yurt dışında okuyan kızıma ileride faydalanabileceği, annesinin tariflerine ulaşabileceği bir tarif dizini bırakmaktı. Bu amaç halen devam etse de takipçi sayısı arttıkça beraberinde bir takım gereklilikler yarattı.
Öncelikle fotoğraf çekimleri için daha fazla özenmeye hatta bunun için kurslara gitmeye başladım. Bu yaştan sonra fotoğraf çekimi, ortam yaratma gibi bilgiler ediniyorum. Bir yemeğin fotoğrafı için onlarca kare çekip, arasından seçimler yapıyorum. Işığı anlamaya ve doğru kullanmaya çalışıyorum. Tariflerim genelde kendi annemden ya da Ayvalıklı kayınvalidemden öğrendiğim Egeli lezzetler. Bununla ilgili hayallerim var... Şimdi bahsetmeyeceğim; bakalım kısmet...

Kızım iki sene önce İngiltere'ye üniversite okumaya gitti. O artık bana pek fazla ihtiyaç duymayan bir birey. Bu durumu kabullenmek biraz zaman alsa da; artık anladım. Gene de günde bir kere mutlaka sesini duymak konusundan taviz vermiyorum. Bu da benim "annelik kaprisim" oluversin.

Kızımın gitmesi ile ikinci bir yaratım serüvenine başladım ve bir Seramik Kursuna başladım.

Çamura şekil vermek insanın tüm negatif enerjisini alan, rahatlatan ve sonunda da elinizde bitmiş ve tamamen kendi yarattığınız bir eserle sizi tatmin eden bir uğraş. Her hafta yeni bir şeyler öğrenmek, yeni teknikleri denemek ve harika insanlarla tanışmak da bonus olarak yanınıza kar kalıyor. Evim kendi ürettiğim, tasarladığım bir sürü seramik parça ile doldu. Öyle gurur duyuyorum ki her yaptığımdan hiç birini ortadan kaldıramıyorum. Ev sergi alanına döndü, toz almak bir artık mesele... :)

Daha anlatacaklarım, paylaşacaklarım var. Onlara da artık yarın devam edeyim.

Sevgiyle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder