23 Haziran 2015 Salı

ÇOK BASİT VE ÇOK LEZİZ... MENEMEN

Bir türlü gelemeyen yaza inat, biz ilk tatilimizi yapmak için Ayvalık'a kaçtık. Bir haftalık bir kaçamak için mayoları ve yazlıkları bavula doldurduk, Zeytin'i arabaya koyup ailecek kızıma karne hediyesi olarak Yazlığa geldik. Geldik gelmesine de, hava bir tuhaf. Haftasonu pırıl pırıl ve çok sıcak olsa da pazartesi akşamı itbariyle serinleyen ve bulutlanan hava, şiddetlenen rüzgar ile her an yağabilirim mesajları verirken, denize girmek de yürek istiyor.
Gene de Ayvalık'ın tertemiz havası ve sakinliği ile güzelce dinlenip bolca da gıda alıyoruz. Ramazan sakinliği Cunda'da ve Ayvalık'ta hissediliyor. Trafik çok rahat. Yoğun yaz günlerini ve Bayram zamanlarını bildiğimiz için, son yıllarda bizi Ayvalık'tan kaçırtan kalabalık henüz buraya dolmamış.


Bu tatilde Zeytin'in çılgınlıkları bizi çok eğlendiriyor. Buradaki evin bahçesi çok büyük ve üç setten oluşuyor. En alt sette meyve ağaçları ve minik bir bostanımız var. Zeytin sabah uyanınca normalde hemen kuru mamasını yerken, şimdi mama yemeği reddediyor, çünkü ilk iş alt bahçeye koşup, ağaçlardan meyve ve bostandan olmamış domatesleri yemeyi adet edindi. Sonra çılgınca orta bahçedeki 7-8 tane kaplumbağaya sardırıyor. Onlara havlayıp huzurlarını kaçırana kadar uğraşıyor. Hayvancıkların marullarını afiyetle yiyor. Çam ağaçlarından düşen kozalakları kemirip top gibi oynuyor. Sonunda da üst bahçeye gelip havuzdan suyunu içiyor. Doğal beslenme yapıyor anlayacağınız. Tabii ki, böyle bir beslenmeye alışık olmayan bünyesi anında tepki verdi.  Bağırsaklarını bozdu şaşkın. 

Ayvalık'a gelince İnsanın iştahı da açılıyor. Sabah kahvaltılarında, bütün kış sabırsızlıkla beklediğim mis kokulu ve etli Çanakkale domateslerini dilimleyip üzerine Ayvalık'ın tadına doyulmaz zeytinyağından gezdirip biraz da nane, kekik, tuz, kırmızıbiberle çeşnilendirince, inanın başka birşey olmasa da ben memnun kalırım.  Yanında biraz da Ayvalık tulumu, çilek reçeli filan da olursa değmeyin keyfime.

Ben azla yetinsem de ev ahalisi kahvaltıda mutlaka bir destek ister. Kim gün sucuk, kimi gün sosis, kimi gün yumurta ama tatildeki kahvaltı sofralarında en özlenen menemendir. Ben de güzel yaparım, üzerinize afiyet. Menemen deyip geçmeyin, güzel menemen için birkaç ipucu verebilirim size.

Üç kişi için ben irice bir soğanı yemeklik doğruyorum. Sonra iki üç adet sivri biberi çekirdeklerini temizleyip, ortadan ikiye ayırıp yarım halka şeklinde doğruyorum. İki iri Çanakkale domatesinin de kabuklarını soyup minik küp küp  kesiyorum. Sonra geniş bir tavaya iki üç kaşık zeytinyağ ve biraz tereyağ ekleyip tavayı ısıtıyorum. Önce soğanları ekleyip, bir süre yumuşasın diye pişirip renkleri dönmeden biberleri ekliyorum ve ikisini bir soğanların rengi hafif dönene kadar kavuruyorum. Daha sonra domatesleri ekleyip güzelce pişiriyorum. Bu aşamada biraz tuz ekliyorum. 
Ayrı bir kapta kişi sayısı kadar yumurtayı kırıp, iyice çırpıyorum. Pişen harcıma yumurtaları ekleyip ocağın başından hiç ayrılmadan kısık ateşte çevirerek pişiriyorum. Biz menemeni biraz sulu severiz, o nedenle yumurtaların fazla katılaşmasına izin vermeden hep karıştırıyorum. Tuz karabiberi de sonunda ekliyorum. Yumurtalar piştiğinde altını kapatıp, üzerine cheddar peyniri dilimleri ekliyorum ve servis etmeden önce biraz erimelerini bekliyorum. Mis gibi ekmek ve çay ile servis ediyorum.


             
       

Sadece kahvaltı için değil, Ramazan boyunca  sahur sofralarında da ideal bir tercih olabilir. Hem hafif, hem de çok doyurucu. 


Sevgiyle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder