2 Ağustos 2013 Cuma

DOKUZ AYIN ÇARŞAMBASI AĞUSTOS'TA TOPLANDI

Ramazan ayı bizim gibi alkollü içki üretimi ya da pazarlaması yapan firmaların en sakin, en durgun dönemidir genellikle.

Ramazan ayı döneminde, personele kullanmadığı izinler kullandırılır, üretim tesislerinde bakım - onarım çalışmaları yapılır, dosyalar temizlenir, cari hesaplar toparlanmaya çalışılır, hatta vızır vızır çalan telefonun sesi bile özlenir... Bayrama doğruysa hareket başlar, siparişler artar, teslimatlar yoğunlaşır, insanların üzerindeki rehavet kalkar, gözler parlamaya, avuçlar kaşınmaya başlar.

O yüzden; ben Şeker Bayramı'nı çok severim. Bayram olmasının haricinde, iş anlamında bizim için bereket ve bolluğun habercisidir. Bir ay boyunca hamlaşan beyinlerimizin çalışmaya başlamasıdır. Telefonların, maillerin artması, şirket içinde fatura kesen printer'ların sesinin daha fazla duyulmasıdır... Üretimde dolum makinalarının şişe şıngırtısının her daim müzik yapmasıdır. Misss gibi şarap kokusunun ortalığı sarmasıdır.


Bu yıl bir de kampanya diye adlandırdığımız dönemin, yani bağ bozumu ve şarabın hazırlanma sürecinin de aynı döneme denk gelmesiyle daha yoğun ve hareketli günler bizi bekliyor olacak. Hatta Eylül ayının neredeyse tüm açık noktalarda menü değişimlerinin yapıldığı bir ay olduğunu bildiğimiz için, sürekli ziyaretlerin yapıldığı, yeni tekliflerin verildiği, pazarlıkların edildiği ayrı bir telaş daha üzerine ekleniyor bu yıl.

Kısaca Ağustos bu yıl bizler için "tam yol ileri" bir zamanın başlangıcı olacak. Ne güzel!

Amaaa, bu yorucu tempo öncesi kısa bir tatil yapmak lazım diyerek; 4-5 gün kaçıyoruz buralardan. Bayramdan hemen önce St.Petersburg, döner dönmez Bayram boyunca Sapanca.

 
Tabii acayip bir planlama ve organizasyon yapmam gerekti bu sefer. Öncelikle Pamuk (agresif kedimiz) şirkette kalacak. Yakın oturanlar nöbetleşe gelip onu kontrol edecekler bayram boyunca. Zeytin küçük olduğu için ve henüz tanışmadıkları için bu sefer onları bir araya getiremiyoruz. Zeytin (minik Golden kızım) yurt dışında olduğumuz süreçte, Köpek oteline gidecek. Uzun araştırmalar sonucu güvenebileceğim bir yer buldum inşallah. Sonra Sapanca'ya bizimle gelecek. Maviş (muhabbet kuşumuz) önce evde kalacak, sonra O'da Sapanca'ya gelecek. Malum, suyunu yemini ayarlayınca bir süre evde yalnız kalabiliyor ama, azıcık küsüp bozuk atıyor. Hatta bir süre yüzümüze bakmıyor, poposunu dönüp oturuyor ama ne yapalım başka çare bulamadım onun için.

Yukarıdaki paragrafı bir kez daha okuyunca, kendime güldüm. Resmen mini bir hayvanat bahçesi olmuşuz haberimiz yok:))) Ama hepsinin yeri ayrı, inanılmaz mutlu ediyorlar beni...

St. Petersburg ilk kez gideceğim ama hep görmek istediğim bir yerdi. İnşallah bol bol fotoğraf çekip sizinle paylaşmak istiyorum. Sapanca ise tembellik olacak. Uzun zamandır gidemediğimiz evimizi özledik. Oranın keyfi ayrı. Doğal yaşam, organik beslenme, çimlere yayılma, sakinlik, huzurrrrrr......

Yani anlayacağınız bir süre buralarda yokuz...

Bir de itirafım olacak bu ayla ilgi... Buralardan kaçmamın bu ay çok özel bir sebebi daha var aslında. Canım Babamın sonsuzluğa gidişinin 1. yılı dolacak 6 Ağustos'ta. O gün buralarda olmamalıyım. Hiç bir yerlere sığamam çünkü. Annemle o gün konuşamam, yüzünü görmeye dayanamam. Daha hazır değilim. Bir yıl geçti ama, galiba ben hala idrak edemedim yokluğunu, onsuzluğu. Burnumun sızısı hiç azalmıyor. Yüreğimin kabarması azıcık da olsa sönmüyor. İçim çok ama çok yanıyor... Öyle güzel bir adamdı ki... O'nun kızı olmaktan hep gurur duydum, çok mutlu oldum. BABAM Seni Çok Seviyorum.....

Sevgiyle....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder